Maddesel şeyler hakkında konuşmak konusunda gerçekten iyiyiz, ama duygular hakkında konuşmada gerçekten kötüyüz. | TED | نحن بارعون حقاً في الحديث عن الأمور المادية، ولكننا فاشلون للغاية في الحديث عن المشاعر. |
Yetenekler ve güvenlik ve sağlık konusunda konuşmada gerçekten iyiyiz, karakter hakkında konuşmada gerçekten kötüyüz. | TED | نحن بارعون في الحديث عن المهارات والسلامة والصحة، ولكننا فاشلون في الحديث عن سمات الشخصية. |
O günden beri birçok konuşmada George Orwell'ın yanıldığını duyduk. | TED | الكثير من المحادثات منذ ذلك الوقت كانت حول النصوص التي أخطأ فيها جورج أوريل. |
Biliyorum, ancak günlük konuşmada... | Open Subtitles | أعلم ذلك, ولكنني أقصد المحادثات الجانبية |
Bu konuşmada görselini gösteremeyeceğim tek şey bu, çünkü bu zırhın bir fotoğrafı bulunmuyor. | TED | الآن، هذا هو الشيء الوحيد في هذه المحادثة الذي ليس لديّ شريحة لأعرضها عليكم، بسبب عدم وجود صورة لهذا الدرع. |
Çocuklarla konuşmada iyi olduğumu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنني جيدة جداً في التحدث مع التلاميذ |
24 SAAT ÖNCE Bilirsiniz, biraz içerik bu konuşmada hoş durur. | Open Subtitles | تَعْرفُ،بَعْضالمحتوى سَيَكُونُ لطيفَ في هذا الخطابِ. |
Bir satış toplantısında veya bunun gibi bir konuşmada veya bir iş görüşmesinde olabilir. | TED | أو إلقاء حديث كهذا أو القيام بمقابلة عمل. |
konuşmada bir parça sesliğin olmasında bir sıkıntı yok, değil mi? | TED | قليل من الصمت لا يضر في الحديث أليس كذلك؟ |
Bir önceki konuşmada kalp hastalıklarından korunma yolları anlatılmıştı. | TED | كما تعملون, في الحديث السابق تمت الإشارة إلى الوقاية من أمراض القلب |
Birçok nedeni var ve bugünkü kısa konuşmada bir kısmını duydunuz. | TED | حسناً ، هناك أسباب عديدة ، وقد إستمعتم إلى شيء منها في الحديث القصير اليوم . |
Dahası, Amerikalı aileler seks hakkında konuşmada daha az rahat değilken, bu sohbetleri tamamen risk ve tehlike bağlamında şekillendiriyoruz, Hollandalı aileler sorumluluğu ve hazzı dengeleme hakkında konuşuyorlar. | TED | وماذا أيضًا؟ بينما لم يكن أولياء الأمور الأمريكيين بالضرورة اقل راحة في الحديث عن الجنس فنحنُ نميلُ إلى ضبط هذه النقاشات تمامًا من ناحية المجازفة والمخاطر بينما يتحدث أولياء الأمور الهولنديين حول التوازن بين المسؤولية والمتعة. |
Anne, bilirsin konuşmada iyiyimdir. | Open Subtitles | أمي، أنا بارعٌ في الحديث |
Özellikle birini sıkmak istemiyorsam konuşmada bahsettiğim bir şey değil. | Open Subtitles | ليست شيئ أود قوله فى المحادثات إلا إذا كنت أود إزعاج شحص ما |
Belki de bunu başka bir gün daha uzun bir konuşmada konuşmalıyız. | Open Subtitles | أظن هذا بسبب المحادثات الطويلة بالنسبةِ ليوم واحد |
-... böyle özel bir konuşmada. | Open Subtitles | - على المحادثات الخاصه |
Bazen konuşmada, insanların ''Babanız ne iş yapıyor?'' veya ''Nerede yaşıyor?'' sorularıyla karşılaşıyorum. | TED | في المحادثة أحياناً، يحصلُ أن يسألني الناس، "ماذا يفعلُ والدك؟ أو "أين يسكنُ؟" |
konuşmada şöyle diyebileceğin bir ara olmuyor: | Open Subtitles | ما من فاصل في المحادثة بحيث يمكنك أن تقول: |
Kızlarla konuşmada iyi değilimdir. | Open Subtitles | لست بارعا في التحدث مع الفتيات |
Bu konuşmada hala anlam yok. | Open Subtitles | هناك ما زالَ لا محتوى في هذا الخطابِ. |
Bugün kü konuşmada erken yaşta eğitime yatırım yapmanın bir kamu yatırımı olarak niçin anlamlı olduğuna dair farklı bir görüş sunmak istiyorum. | TED | في حديث اليوم، أريد أن أقدم فكرة مختلفة عن سبب يجعل من الاستثمار في التعليم المبكر للأطفال هي فكرة وجيهة باعتبارها استثمارا عاما. |