| Havaalanından direk buraya gelmiş. Seninle konuşmak istedi. | Open Subtitles | لقد أتى من المطار مباشرة لقد أراد التحدث معك |
| Senin telefonun. Seninle konuşmak istedi. | Open Subtitles | حسناً، إنه هاتفك، لقد أراد التحدث إليك |
| Seninle konuşmak istedi ama sinyali kaybettik. | Open Subtitles | لقد كان يريد التحدث اليك لكننا فقدنا الاشارة |
| Bazen kaygı verici bir adam olabiliyorsun. Bugün beni kenara çekip, konuşmak istedi. | Open Subtitles | ممكن أنك الشخص المقلق أخذتني جانباَ أرادت التحدث اليوم |
| Dışarıda acayip bir herif vardı. Seninle konuşmak istedi. | Open Subtitles | كان هناك لص ما في الخارج مؤخراً أراد أن يتحدث إليك |
| Dr. Sommer'la konuşmak istedi. | Open Subtitles | أراد التحدّث إلى د. |
| ...o da biraz denemiş ve bunun hakkında konuşmak istedi. | Open Subtitles | - لقد جربتها مرة و أرادت أن تتحدث بشأن هذا |
| Lizzie şu adam konusunda kararsız ve bunu konuşmak istedi. | Open Subtitles | ولكن ليزى ليزى ليست متأكده من هذا الرجل وقالت انها تريد ان تتحدث |
| Hastahaneye gitmemiz gerektiğini düşündüm ama Mary sadece konuşmak istedi. | Open Subtitles | لقد قلت بأن علينا الذهاب للمستشفى لكنها أرادت التحدّث وحسب |
| - Seninle konuşmak istedi. | Open Subtitles | - اراد التحدث اليك - |
| Benimle konuşmak istedi ama çok meşguldüm. | Open Subtitles | أراد التحدث إلي لكنني كنت مشغولة للغاية |
| Seninle konuşmak istedi. | Open Subtitles | أراد التحدث إليك |
| Seninle konuşmak istedi. | Open Subtitles | أراد التحدث إليك |
| Ajan Pierce sizinle konuşmak istedi. | Open Subtitles | سيناتور ، العميل "برايز" يريد التحدث معك |
| Nostradamus fanatiği olan bir arkadaşım Katrina Kasırgası olurken beni aradı, ve Yüzyıl 9 Dörtlük 48 hakkında konuşmak istedi çünkü bu dörtlük tam anlamı ile Katrina Kasırgasından ve bütün diğer kasırga felaketlerinden bahsetmekteydi. | Open Subtitles | إتصل بي أحد الأصدقاء خلال إعصار كاترينا و قد كان من المتتبعين لتنؤات نوستراداموس و كان يريد التحدث معي عن الفصل التاسع من الرباعية الـ 48 لأنه كان واضحاً له أن هذا الوصف ينطبق تماماً على إعصار كاترينا |
| Sentinel hakkında konuşmak istedi. | Open Subtitles | وقال إنه يريد التحدث عن الحرس |
| Fazla ciddiydi, efendim. Sizinle bizzat konuşmak istedi. | Open Subtitles | لقدكانتصارمةجداًياسيدي, لقد أرادت التحدث معك شخصياً. |
| konuşmak istedi ama konuşamadı. | Open Subtitles | أظن إنها أرادت التحدث, لكن لم تستطع |
| Müdüre gitmeden önce benimle konuşmak istedi. | Open Subtitles | أراد أن يتحدث معي قبل أن يذهب إلى المدير |
| Fransa Büyükelçisi nükleer silahları konuşmak istedi. | Open Subtitles | السفير الفرنسي أراد أن يتحدث عن الأسلحة النووية |
| Bridget hakkında konuşmak istedi. | Open Subtitles | -ماذا أراد؟ أراد التحدّث عن (بريدجيت). |
| Senin hakkında konuşmak istedi. | Open Subtitles | لقد أرادت أن تتحدث عنك |
| Zamanımızın yarısında senin hakkında konuşmak istedi zaten. | Open Subtitles | نصف الوقت كانت تريد ان تتحدث عنك. |
| Benimle konuşmak istedi. | Open Subtitles | أرادت التحدّث إليّ |
| Benimle konuşmak istedi. | Open Subtitles | اراد التحدث لي |
| Dr. Baird, anneniz sizinle özel olarak konuşmak istedi. | Open Subtitles | د.بيرد أمك طلبت التحدث معم .. على إنفراد |
| Ama öncesinde seninle olanlar hakkında konuşmak istedi. | Open Subtitles | لكن قبل ذلك، أرادت أن تتحدّث معك بكل الأشياء |