Eğer reklama bir çocuk koymayı düşünüyorsanız, canlı gözüken bir tane seçin. | TED | اذا كنت مصمما على وضع طفل في الإعلان, اختره غلى الأقل حيا. |
Fırın eldiveni yangını söndürmekle o kadar meşguldüm ki renk koymayı unuttum. | Open Subtitles | لقد إنشغلتُ في إطفاء حريق الفرن لدرجة أني نسيت وضع اللون به |
Ampul icat edilmeden önce insanlar arkasına nasıl bir yansıtıcı koyulacağını bulmuşlardı, biraz odaklanmayı, önüne mercek koymayı, biraz daha odaklanmayı. | TED | قبل اختراع المصباح الكهربائي الناس تصوروا كيفية وضع عاكس وراءه نركزها قليلا ضع أمامها العدسات نركزها أكثر |
Kediyi dışarı koymayı unutma, canım. | Open Subtitles | نعم، اه، هذا هو قبعتي. المرأة: لا ننسى لوضع القط خارج، يا عزيزي. |
Bir mako köpekbalığına kişisel olarak yaklaşmak ve üzerine bir etiket koymayı denemek gerçekten çok zor. | TED | إنه حقاً صعب الاقتراب وشخصياُ من سمك قرش الماكو ومحاولة وضع بطاقة عليه |
ismini bu zırvanın 500.000 kopyasının üzerine koymayı düşünmen gülünç. | Open Subtitles | إنه لمن المضحك وضع إسمك على 500 ألف نسخه من هذا الهذيان |
Filme bu mutlu sonu koymayı denedik, çünkü o zamanlar stüdyo yönetimindekiler yani bizler takım elbiselerin için müthiştik, bugünün aksine. | Open Subtitles | حاولنا وضع هذه النهاية السعيدة بالفيلم لأن بذلك الوقت كنت مسؤول ظاهرياً فقط ، ليس مثل اليوم |
Biraz kraker ve peynir koymayı sencede düşünmelimiyiz? | Open Subtitles | ألا تعتقدى أنه يجب وضع بعض من الجبن والمقرمشات؟ |
İlk önce Kaynak'ı yok edeceğiz, daha sonra Pandora'yı kutusuna koymayı düşünürüz. | Open Subtitles | نحن أول هزيمة المصدر، ثم سنقوم تقلق بشأن وضع باندورا مرة أخرى في علبته. |
Her şeye bu kadar çok şeker koymayı bırakmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدكَ أن تتوقف عن وضع الكثير من السكر في كلّ شيء |
Bayağı zor bir işmiş meğerse. Bir gösterime koymayı denemiştim. | Open Subtitles | أتضح ان هذا عملاً ضخماً حاولت وضع أحداها في عروضي ذات مرة |
Bir şey mi yanıyor? Evet, sterilizatöre su koymayı unuttum ve biraz eridi. | Open Subtitles | أجل , نسيت وضع ماء في المعقم و قد أذابه هذا |
İstersen, ellerini oraya koymayı deneyebilirsin. Ve ben de sırf eğlence olsun diye aynısını yapacağım. | Open Subtitles | اذا اردت يمكنك وضع يديك هنا وانا سأفعل الشىء نفسه |
Bir an için sadece barut değil de, saçma da koymayı düşünmüştüm. | Open Subtitles | للحظة، كنتُ أفكر في وضع كرة بندقية و ليس فقط البارود |
Bir karışıklık olmuş, birisi adımı listeye koymayı unutmuş. | Open Subtitles | انها فوضى وشخص ما قد نسي وضع اسمي في القائمة |
Bir koymayı dene görelim bakalım. Anlarsın anyayı konyayı ! | Open Subtitles | دعنا نقول بأنَّـك تستطيع وضع رأسك فيها هل هذا يعقـل ؟ |
O morluklara buz koymayı unutma. | Open Subtitles | انظر, تأكد من وضع الثلج على هذه الرضوض الليله. |
Ama ya bizim duymamızı ve görmemizi, ortakyaşamları yedikten sonra geri kalanları bizim içimize koymayı planladıkları için umursamıyorlarsa. | Open Subtitles | لكن ماذا لو كان لا يهتم بما نرى أو نسمع لأنه عندما ينتهون من أكل السمبيوت يخططون لوضع الباقي فينا |
- Tamam. İsa, her şeyi buraya koymayı başarmışsın. | Open Subtitles | يا الهى أنت يُمْكِنُ ان تضع اى شئ هنا.تقريبا |
Her neyse, uzun lafın kısası erkek arkadaşım ve ben açık açık konuştuk ve kıyafetlerini bundan sonra çamaşır sepetine koymayı kabul etti. | Open Subtitles | على كل حال، لإختصار القصه تحدثت أنا وحبيبي من قلبٍ لقلب و لقد وافق على أن يضع ملابسه في سلة من الأن فصاعداً |
Bilmem. Neden oraya koymayı denemiyorsun? | Open Subtitles | لم أكن لأعرف لمَ لا تحاول وضعي في مكاني؟ |
Bu Tyrell'in. Benim oğlumun odasına koymayı düşünmüştüm. | Open Subtitles | هذه لإبني تايريل فكرت أن أضعها باعلى هذه |