İklim kriziyle ilgili en önemli faktörlerden biri gökyüzüyle bağlantısının olmasıydı. | TED | أحدُ أهم الحقائق الجوهرية حول أزمة المناخ وعلاقتها بالسماء. |
Ayrıca hayatımı bir araştırmacı ve aktivist olarak Hollywood'daki kapsam kriziyle savaşmaya adadım. | TED | وقد كرست حياتي كباحثة وناشطة لمحاربة أزمة التضمين في هوليوود. |
O dönemde her yerde Suriyeli mülteci kriziyle ilgili kahredici hikâyeler vardı. | TED | أثناء ذلك الوقت، كانت القصص المدمرة عن أزمة مجاعة سوريا في كل مكان |
Yaklaşık her üç kişiden biri su kriziyle karşı karşıya bir ülkede yaşıyor. | TED | وتقريبا واحد من كل ثلاثة يعيشون في بلد تواجه أزمة مياه. |
Hatta, 2008 mali kriziyle birlikte, birçok kişi bunun Amerikan gücünün sonunun başlangıcı olduğunu söyledi. | TED | للأمانة، مع أزمة 2008 الاقتصادية، الكثير قالوا أنها البداية لنهاية القوة الأميركية. |
Toplantı bizi hala sürmekte olan ve hiçbir ilerleme kaydedilmemiş Berlin kriziyle baş başa bırakmıştı. | Open Subtitles | ماك جورج باندي مساعد للرئيس كينيدي حيث خلّف لنا أزمة برلين قائمة كما هي دون إحراز أي تقدم بها |
Yalnız, senin umduğun gibi, kalp kriziyle alakalı kalbi engelleyen bir tıkanıklık bulamadım. | Open Subtitles | هذا ما تتوقعه من أزمة قلبية لكنني لم أجد إنسدادات متوافقة مع مرض تاجي |
Ama ironik bir şekilde bu başarıları ve şiddetli aydın merakları bir ahlak kriziyle sonuçlanacak ve bunun hayatı anlamamıza ilişkin macerada çok büyük etkileri olacaktı. | Open Subtitles | و للسخرية.كان نجاحهم و فضولهم العقلاني سبباً وراء أزمة أخلاقية ستكون مؤثرة إلي حد بعيد علي مهمتنا لفهم الحياة |
Kaptan körfezdeki petrol kriziyle uğraşmakla oldukça meşgul. | Open Subtitles | الكابتن مشغول جداً فى التعامل مع أزمة نفط الخليج |
Elimde petrol kriziyle uğraşmasında yardımcı olabilecek şeyler olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن بحوزتى شئ قد يساعده على التعامل مع أزمة نفط الخليج ياسيدى |
Herhangi bir hücrenin bir enerji kriziyle nasıl baş ettiğinden tutun da bizi biz yapan en bireysel karakter özelliklerimize kadar her şeye etki eder. | Open Subtitles | لما نتأثر به. بداية مما يحكم كيفية تعامل الخلية مع أزمة في الطاقة، إلى |
Şu an önemli bir iş kriziyle uğraşıyor çünkü hayvan oyuncuların temsilcisidir kendisi. | Open Subtitles | أنه يتعامل مع جدا أزمة العمل الهامة الآن، لأنه هو وكيل |
İlginç olan şey farklı çeşitlerde temiz enerjinin yaygın olduğu ülkelere baktığımızda, iklim kriziyle mücadelede istikrarlı bir hız sağlamış sadece birkaç ülke var. | TED | ما هو مثير للإهتمام هو أنه عندما تنظرون إلى الدول التي نشرت أنواع مختلفة من الطاقة النظيفة، قامت بذلك فقط عدد من الدول في وتيرة متناسقة بالتعامل مع أزمة المناخ. |
Fakat en önemli şeyin, iklim kriziyle baş edeceksek, aklımızda tutmalıyız ki temiz enerji krizi makinalardan kaynaklanmıyor, kendimizden kaynaklanıyor olduğunu düşünüyorum. | TED | ولكني فقط أعتقد أن الشيء الأكثر أهمية، إذا أردنا التغلب على أزمة المناخ، علينا أن نضع في اعتبارنا أن السبب في أزمة الطاقة النظيفة ليس من داخل الآلاتنا، إنه من داخل أنفسنا. |
Ve küresel temiz su kriziyle karşı karşıya olduğumuzu öğrendim. | TED | و تعلمت أننا نواجه أزمة مياه عالمية. |
Biliyoruz ki küresel bir iklim krizi içindeyiz, ancak küresel olarak sularımız da tehlikede ve küresel bir su kriziyle de karşı karşıyayız. Eğer bu krize yaşam süremiz içinde çözüm bulmak istiyorsak, değişmek zorundayız. | TED | نحن نعرف أننا في أزمة مناخ عالمية، لكن عالميا، مياهنا مهدّدة، ونحن نواجه أزمة مياه عالمية، وإذا أردنا معالجة هذه الأزمات في حياتنا، نحن بحاجة للتغيير. |
Yıllar sonra, şimdi bile, Beyaz Saray'da bir iklim inkarcısı olsa bile, o günlerde başlatılanların çoğu hâlâ ilerlemeye devam ediyor ve iklim kriziyle baş etmede önümüzdeki aylar ve yıllarda elimizde oynayacak her kozumuz var. | TED | وحتى الآن بعد سنوات من إهمال قضية المناخ في البيت الأبيض، لم يُكشف بعدُ عن الكثير مما جرى فعله في تلك الأيام، ولدينا كل شيء للعمل في الشهور والسنوات القادمة للتعاطي مع أزمة المناخ. |
Bu yüzden oldukça gerçek bir kimlik kriziyle yüzleştim. | TED | لذلك عانيت من أزمة تتعلق بهويتي. |
Yani holoband kriziyle ilgili cevapları bulamazsam beni kendi şirketimde geri adım atmaya zorlayacaklar. | Open Subtitles | -إذن إذا لم أعط إجابات على أزمة "الرابطات التامة " سوف يحاولون إجباري على التخلي عن شركتي |
Belli ki önemli bir sağlık kriziyle karşı karşıyayız. | Open Subtitles | إننا نواجه حقاً أزمة صحيّة هائلة. |