Şarap Kulübü'ndeki gibi muhteşem bir tartışma ortamı yaratmayı umuyordum. | Open Subtitles | هو فقط ذلك أنا كُنْتُ أَتمنّى الإثارة نفس نوعِ النِقاشِ النشيطِ عِنْدَنا في نادي النبيذَ. |
Ve sonra buradan sanki yarın Glee Kulübü'ndeki herkesi görecekmişim gibi çıkmak istiyorum ve gerçekten veda eder gibi değil. | Open Subtitles | ومن ثم أُريد الخروج من هنا و كأنني سأقابل الجميع في نادي جلي غداً و هو ليس وداع حقيقي |
Sonra Amiral Kulübü'ndeki herkes güler sana. | Open Subtitles | عندها كل المتواجدين في نادي البحريات سيضحكون عليكِ |
Cinayet Kulübü'ndeki ilk yumruk değil. Ama en acayip olanıydı. | Open Subtitles | هذا لم يكن الشجار الأول في "نادي القتل"، بل كان الأغرب. |
Cinayet Kulübü'ndeki Borç Meleği dedikleri seri katil teorisini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكرين النظرية التي كانت في نادي القتل عن القاتل المتسلسل الذي يسمونه "ملاك الدين"؟ |
Kahvaltı Kulübü'ndeki Molly Ringwald* gibi ruj sürebilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أضع أحمر الشفاه كما وضعته (مولي رينغوولد) في نادي الفطور |
Rose Lotus Kulübü'ndeki yeni bir müzik grubundan bahsediyordu. | Open Subtitles | (روز) تحدثت عن فرقة جديدة في نادي (لوتس). |