Kalp krizi geçirme riski yüksek olan kişilerin hayatlarını kurtarabiliriz. | TED | يمكننا إنقاذ حياة الناس الذين هم عرضة للإصابة بنوبة قلبية |
Eğer istiridyeleri kendi dünyalarına gönderebilirsek belki kendi dünyamızı da kurtarabiliriz. | Open Subtitles | إذا أستطعنا أن نُعيد المحار إلى عالمهم ربما نستطيع إنقاذ عالمنا. |
RP: 2030'a kadar bu işçilere 30 hizmet için eğitim vererek 30 milyon hayat kurtarabiliriz. | TED | ر.ب: يمكننا بحلول 2030 إنقاذ 30 مليون حياة من خلال تدريب هؤلاء العاملين للقيام ب 30 خدمة. |
Tek ihtyiacımız olan şey güzel bir fikir, iyi bir motivasyon, fazlaca chutzpah(inatçılık), ve birlikte başka türlü hayatta kalamayacak milyonlarca insanın hayatını kurtarabiliriz. | TED | نحن فقط بحاجة إلى فكرة جيدة و دافع مميز والكثير من الوقاحة و بذلك يمكننا أن ننقذ الملايين اللذين لولا تواجدنا لربما فارقوا الحياة |
kurtarabiliriz eğer Vaktinde ulaşırsak | Open Subtitles | من المحتمل إنقاذه إن وصلنا في الوقت المناسب |
Ailem tehlikede ama sihir yardımıyla onları kurtarabiliriz! | Open Subtitles | عائلتي في خطر لكنْ بإمكاننا إنقاذهم بالسحر |
Roma'daki tecrübelerim kanıtlıyor ki, verileri kullanarak hayat kurtarabiliriz. | TED | تجربتي السابقة في روما أثبتت أنه باستخدام البيانات يمكنكم إنقاذ الأرواح. |
Onlar hakkında ne yapacağız? Onların hayatını nasıl kurtarabiliriz? | TED | ماذا سنفعل لهم؟ كيف يمكننا إنقاذ حياتهم؟ |
Ama iş insanlığa geldiğinde ise onları kurtarabiliriz. | TED | و لكن يتعلق الأمر بمصير البشر، يمكننا إنقاذ حياتهم |
Ve bu Kucağın sıcaklığı ile milyonlarca hayatı kurtarabiliriz. | TED | ويمكننا إنقاذ ملايين الأرواح، عبر دفئ بسيط لحاضنة. |
Coca-Cola'nın başarısı bu açıdan çok önemli, çünkü onu çözümleyebilirsek, ondan öğrenebilirsek hayat kurtarabiliriz. | TED | إن نجاح الكولا ذا صلة، لأننا لو أستطعنا تحليل ذلك، والتعلم منه، عندئذ يمكننا إنقاذ الأرواح. |
Filmi onun elinden alıp tekrar çekip redakte edebiliriz. Belki bir şeyleri kurtarabiliriz. Çok kibirli. | Open Subtitles | نستطيع أن نأخذ الفيلم منه، ونعيد تصويره ربما نستطيع إنقاذ شيء ما |
Albay, belki durumu kurtarabiliriz. | Open Subtitles | أرجوك أيها الكولونيل فربما ما زال بامكاننا أن ننقذ الموقف |
-Aşkımızı kurtarabiliriz. -Gerçekten böyle mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | ـ بإمكاننا أن ننقذ حبنا ـ هل تعتقدين هذا حقاً؟ |
Nükleer savaşta, ancak en iyi ve zeki olanımızı kurtarabiliriz. | Open Subtitles | في حالة الحرب النووية ، يجب أن ننقذ أفضل و ألمع الطلاب |
Eğer etrafındakileri dağıtabilirsek, onu kurtarabiliriz. | Open Subtitles | . لو إستطعنا هزيمة هؤلاء, يمكننا إنقاذه في الوقت المناسب |
Dostlarımızı bulamasakta onları hâlâ kurtarabiliriz. | Open Subtitles | ..ربما لا نستطيع إيجاد أصدقائنا لكن مازالنا نستطيع إنقاذهم |
Hayır, onu kurtarabiliriz çavuşum. | Open Subtitles | ماذا؟ كلا، بإمكاننا إنقاذها أيها الرائد. |
İkimiz, sen ve ben çok geç olmadan karımı kurtarabiliriz. | Open Subtitles | معاَ، أنت و أنا بأمكاننا أنقاذ زوجتي قبل فوات الآون |
Oğlunuz birinin elindeyse onu kurtarabiliriz. | Open Subtitles | إن كان شخص ما يحتجز ابنكِ فنستطيع انقاذه |
Bak onları hala kurtarabiliriz bayım | Open Subtitles | سيدي، ما نزال نستطيع أن ننقذهم. |
İnsanları, geçmişle duygusal olarak uzlaşmanın korkunç yükünden kurtarabiliriz. | Open Subtitles | نستطيع أن نحرر الناس من أعبائهم الفظيعة بسبب مآسيهم الماضية |
Soruna bir set çekebiliriz -- set ile okyanuslarımızdaki tehlikeyi azaltabiliriz, böyle yaparak okyanuslarımızı, gezegenimizi ve kendimizi kurtarabiliriz. | TED | يمكننا ان نخفض دفق تلك المواد ... الى المحيط وبالقيام بذلك .. يمكننا انقاذ محيطاتنا .. وكوكبنا .. وانفسنا |
Yiyecekleri daha önemsiz değil, önemli kılabilir ve böylece kendimizi kurtarabiliriz. | TED | بأمكاننا جعل الطعام اكثر اهمية، ليس أقل أهمية وننقذ أنفسنا بفعل ذلك. |
Harika, böylece New York'u kurtarabiliriz ama istasyondaki ışıklar ne olacak? | Open Subtitles | هذا أمراً عظيم, سننقذ مدينة "نيويورك" لكن ماذا عن أضواء المحطة؟ |
Eğer Mary Freeman bu kasetlerdeyse, hayatta olabilir ve biz de onu kurtarabiliriz. | Open Subtitles | لو ماري موجودة في الشرائط الأخري ربما تكون حية ويمكن انقاذها |
Bak, eğer bu insanlara neler olduğunu bulabilirsek belki Herbert ve onları kurtarabiliriz. | Open Subtitles | انظر . اذا كنا نعرف ماذا حدث لهؤلاء ربما نستطيع انقاذهم انقاذ هربيت |
Ya da bu krizi bir fırsata çevirebiliriz. Yerli halkı destekleyerek ve güçlendirerek yağmur ormanlarını ve kültürünü kurtarabiliriz. | TED | أو تُحَوّلوا هذه الأزمة لفرصة لصالح السكان الأصليين، لدعم السكان الأصليين وإنقاذ الغابات الاستوائية وثقافتها. |