"kutsal bir" - Traduction Turc en Arabe

    • مقدس
        
    • مقدسة
        
    • المقدس
        
    • المقدسة
        
    • مقدسا
        
    İtalya'dan kutsal bir kalıntıyla hamile kalmış olarak geldiğini biliyorum. Open Subtitles أعلم أنكِ قدمت من إيطاليا حاملا بمقدمة قضيب مقدس بماذا؟
    Bu Atalarımızın, İlk Düzen Büyücülerine verdiği kutsal bir sözdü. Open Subtitles لقد كان قسم مقدس للاسلافنا اقسموه الي سحرة المرتبه الاولي.
    Delphi birçok Yunan efsanesinde kilit rol oynayan kutsal bir tapınaktır. Open Subtitles انه معبد مقدس لعب دور أساسى فى العديد من الأساطير اليونانية
    Kuran, mücadele etmekten söz ettiğinde, her zaman kutsal bir savaştan söz etmez. Open Subtitles عندما يتحدث القراّن عن الكفاح فإنه لا يعنى دائما القتال فى حرب مقدسة
    Bize yaklaşmaya hakkı yoktu. Onun suçu. Burası kutsal bir alan. Open Subtitles ليس لديه حق للإقتراب منا إنها غلطته ، هذه مساحة مقدسة
    Tanrı' nın "İkinci Gelen" 'i için kutsal bir yıldız haber verdi. Open Subtitles الثالوث المقدس للنجوم تتجه الى نقطه واحده لتعلن قدوم البعث الثانى للرب
    Ama Teclo, Yaqui'nin mücadelesine kutsal bir savaş diyor. Open Subtitles لكن تيكلو يقول إن الياكي يحاربون الحرب المقدسة
    Jedi'lar için gittiğimiz yerden daha kutsal bir yer yok. Open Subtitles الى اين نحن ذاهبون , لا يوجد مكان مقدس للجاداي
    Çünkü bir amacımız olduğunu sonunda anladım gerçekleştirilmesi gereken kutsal bir amaç. Open Subtitles لأنني عرفت في الأخير أنه لدينا هدف هدف مقدس يجب أن نكمله
    O kutsal bir taştır ve insanlar bir araya gelip etrafında daire olup toplandıklarında, birbirlerine güvenebilirler ve tek olurlar. TED هو حجر مقدس و عندما يدور الناس حول القيم سوياً يتحدون، و تزداد ثقتهم ببعض و يصبحون واحد.
    Şaman ve onun kabilesi için burası kutsal bir alan. TED بالنسبة للشامان ومجتمعه، فإنها مكان مقدس.
    ve bir keresinde, California'da bir otobanın kenarına kustuğunu ve hayranlarının iki saat içinde kustuğu yeri kutsal bir alana çevirdiğini de öğrendim. TED عملت أنه أحد المرات، تقيأ على جانب الطريق في كاليفورنيا وفي غصون ساعتين، حولت المعجبات مكان القيء إلى ضريح مقدس.
    Asker dediğin böyle yapar. Ara sıra içmek, kutsal bir görev sayılır. Open Subtitles انها طبيعة الجندي انه تقريبا واجب مقدس أحيانا
    Yine de, kanun diyor ki... kutsal bir bayramda halk isteğiyle serbest bırakılan adama... daha sonra idam cezası verilemez. Open Subtitles القانون هنا يقول لى هذا رجل حرر بفضل الناس فى احتفال مقدس .لن يحصل على عقاب كبير
    Bu, Tanrı'nın kutsal bir lütfu. Ve aramızdaki parasal bir anlaşma. Open Subtitles أنتِ حاملٌ بطفل، تلك مسؤولية مقدسة من الرب، واتفاق مالي بيننا
    Belki sana öyle görünmeyebilir ama burası kutsal bir topraktır. Open Subtitles ، لربما لايعني لك هذا شيئاً . لكنها أرض مقدسة
    Şu an savaştayız. kutsal bir savaştayız ve kuşatma altındayız. Open Subtitles نحن في حالة حرب و حرب مقدسة ونحن تحت الحصار
    Tapınağa, camiye, kiliseye ya da herhangi bir dini kuruma gitmek gibi sinemaya gitmek de birçok açıdan kutsal bir ritüel gibidir. TED كالذهاب لمعبد أو مسجد أو كنيسة أو أي مؤسسة دينية الذهاب لمشاهدة الأفلام، لعدة أسباب، هي شعيرة مقدسة
    Oradaki haç işaretli yer aslında kutsal bir yer değil. Open Subtitles عندهم السيد المسيح على الصليب ولكن هذا ليس المكان المقدس.
    O kadar kutsal bir yemek, kaç kere söylemem gerekiyor? Open Subtitles ،هذا الغذاء المقدس كم مرة يجب علي أن أقول هذا؟
    Maymun beyninde kutsal bir parlaklığın var olduğunun ispatı nedir? Open Subtitles ما الدليل على أن الروح المقدسة موجودة داخل عقل القرد ؟
    Çin'de halen ejderha, mutluluğu temsil eden kutsal bir semboldür. Open Subtitles في الصين، التنين لا يزال يعتبر رمزا مقدسا يمثل السعادة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus