Son olarak parçacıkların kutuplar üzerine gitmelerini sağlayabiliriz,... ...böylece iklim mühendisliğini iyice kutuplara odaklı şekilde ayarlayabiliriz. | TED | و أخيرا, يمكننا أن نجعل الجزيئات تهاجر إلى القطبين, فيمكننا أن ننظم الهندسة المناخية لتركز على القطبين. |
Yerleşik bitkiler ve hayvanlar çoktandır günde ortalama 4,5 metre hızla kutuplara doğru hareket ediyorlar. | TED | وبالفعل، فإن الحيوانات والمزروعات البرية تتحرك حالياً نحو القطبين بمعدل 15 قدماً يومياً. |
Bunlar, pratikte ekvatordan kutuplara kadar yüzebilen hayvanlar, yıl boyunca okyanusun tamamını çaprazlama geçip duruyorlar. | TED | وهذه هي الحيوانات التي يمكن أن تسبح عمليا من خط الاستواء الى القطبين ويمكن أن تقطع المحيطات كلها في غضون سنة. |
Dünyanın her yöresinde görülebilirler, ...tropiklerden kutuplara kadar. | Open Subtitles | هم يمكن أن يوجدوا في كلّ جزء من العالم، من منطقة مدارية إلى القطب الشمالي. |
Geçen sefer, kutuplara gidip güneş tutulmasını seyretmiştim. | Open Subtitles | آخر مرة ، كنت قادر على حجز رحلة بحرية إلى القطب الشمالي لرؤية كسوف شمس |
Hitler'den korumak için. Bunu yapmak için kutuplara gitmeye ihtiyacın var mı? | Open Subtitles | هل يجب عليك الذهاب كل هذا الطريق للقطب الشمالى لتفعل ذلك ؟ |
Baharda güneş yüzünü kutuplara çevirince Dünya'daki en büyük mevsimsel değişikliği başlatır. | Open Subtitles | حين تعاود الشمس ظهورها في ربيع القطب الشماليّ تطلق أكبر التغيّرات الموسمية على وجه الأرض |
Sonunda enerji serbest kalır ve manyetik alan çizgilerinden kutuplara doğru hızlanan elektrik yüklü parçacık akımı oluşur. | Open Subtitles | في نهاية المطاف ، تخرج الطاقة , تسرع تيار من الجسيمات المشحونة كهربائيا أسفل خطوط الحقل نحو القطبين |
O günlerde, kutuplara ulaşmak bir insan için en büyük mücadele ve dayanıklılık göstergesi ve büyük bir milli gurur kaynağıydı. | Open Subtitles | آنذاك، بلوغ أحد القطبين نُظر إليه على أنه أقصى ،مسعىً للإنسان وطاقته ومصدراً ذا شأنٍ كبيرٍ من الفخر الوطني |
Bir sonraki bölümde, kutuplara kış geliyor. | Open Subtitles | في الحلقة القادمة، يحلّ فصل الشتاء على القطبين |
O günlerde, kutuplara ulaşmak bir insan için en büyük mücadele ve dayanıklılık göstergesi ve büyük bir milli gurur kaynağıydı. | Open Subtitles | آنذاك، بلوغ أحد القطبين نُظر إليه على أنه أقصى ،مسعىً للإنسان وطاقته ومصدراً ذا شأنٍ كبيرٍ من الفخر الوطني |
kutuplara koyduklarından, telefon çinileri gibi. | Open Subtitles | مثل ما يمتلكونه عادة عند القطبين مع التليفون الصينى |
Ne kitap var ne de kutuplara yürümek. | Open Subtitles | ليس هناك كتاب. لا سيرا على الأقدام إلى القطبين. |
Devasa boyutları mavi balinaların tropik kuşaklardan kutuplara kadar tüm okyanusları kapsayan en uzak mesafeleri kat etmelerine olanak tanır. | Open Subtitles | انه حجمهم الكبير الذي يمكن الحيتان الزرقاء السفر إِلى أَبعد حدّ، يجوب كل المحيطات من المناطق الاستوائية إلى القطبين. |
10 yaşında kutuplara taşındık. Yazları Antartikadaydık. | Open Subtitles | انتقلنا للقطب ونحن في العاشرة الصيف في في القطب الشمالي |
Eylül yerini Ekim'e bırakıyor ve kış kutuplara geri dönüyor. | Open Subtitles | بينمايفسحشهرأيلولالمجاللشهرتشرينالاول، يعود الشتاء الى القطب الشمالي |
Gizlice kutuplara gitmeye falan gerek yoktu. | Open Subtitles | التسلل الى القطب الشمالي ,ليست الطريقة المثلى لفعل هذا |
Donanma bizi kutuplara gönderiyor. | Open Subtitles | سلاح البحرية أرسلتنا إلى القطب الشمالي |
Hayatta kalma çabasının en aşırı iki ucundaki kutuplara bir yolculuk. | Open Subtitles | إنها رحلة للقطب الأعلى من النجاة" |
Her yaz, kutup ayıları av sahalarını buzdan denize taşıyarak değişen kutuplara ayak uydurmak zorunda. | Open Subtitles | على الدببة القطبيّة التأقلم مع تغيّرات القطب الشماليّ كل صيف بنقل ميادين صيدها من الجليد إلى البحر |
Her yıl 30 milyondan fazla küçük dalıcı martı kutuplara gelmekte. | Open Subtitles | يأتي سنويًا ما يزيد على 30 مليون طائر أوك صغير" إلى القطب الشماليّ" |