| - Bu mümkün. - Hayır mümkün değil. Bizim sınıfta kalmamız mümkün. | Open Subtitles | هذا ممكن لا هذا غير ممكن , الممكن هو ان افشل بصفي |
| Ama sen her şey olmak istiyorsun. Bu mümkün değil. | Open Subtitles | و لكنكِ تريدين أن تكوني كل شئ وهذا غير ممكن |
| Bu sancılı kavga olmadan, kozanın kabuğundan kurtulmak ve yeni oluşmuş bir kelebek olarak kanatlarını güçlendirmek mümkün değil. | TED | بدون هذا الصراع المؤلم للخروج من الشرنقة لا يمكن للفراشة التي خرجت حديثا أن تقوي أجنحتها، |
| Arka iticilerle dönüşümüzü eşleştirmeye hazırlan. - mümkün değil. - Hayır... | Open Subtitles | ـ أستعدوا لتناظر دورتنا مع المضخات الرجعية ـ هذا ليس ممكناً |
| Tekrar bir araya gelirlerse, ikisinden biriyle birlikte yaşamam mümkün değil. | Open Subtitles | محال أن أعيش مع أي منهما لو انهم معا مرة أخرى |
| Anneni geri getirmek istemen çok doğal. Keşke getirebiIsek ama bu mümkün değil. | Open Subtitles | بالطبع تريدين احضار أمك مرة أخري وأتمني بأننا نستطيع , ولكن هذا مستحيل |
| İçinde bulunduğumuz uluslararası durumda, böylesine bir toplantı pek mümkün değil. | Open Subtitles | في الحالة الدولية الراهنة ، حتى الاجتماع سيكون من المستحيل تماما. |
| Bu 30'dan az olduğundan bu senaryo mümkün değil. | TED | وبما أن هذا الرقم أقل من 30. فإن هذا السيناريو غير ممكن. |
| Bu fiziksel olarak mümkün değil. Fizik kurallarını çiğniyoruz. | TED | هذا غير ممكن فيزيائيًا، نحن نكسر قواعد الفيزياء |
| - Onunla yalnız konuşmak istiyorum. - Korkarım bu mümkün değil. | Open Subtitles | اريد التحدث معه على انفراد اخشى ان هذا غير ممكن |
| - Boyadan dolayı, bu mümkün değil. Daha yeni boyandı ve çok yavaş kuruyor. | Open Subtitles | رجاء، أريد أن اطلع على الكثيرا غير ممكن. |
| Paralar sayılacak, paketlenecek, taşınacak. Fiziksel olarak mümkün değil. | Open Subtitles | يجب أن نعد المال ونضعه في حزم ونلفه وننقله هذا غير ممكن طبيعيا |
| Bu mümkün değil. Denizci bir subayın kız arkadaşı nasıl boğulabilir? Bu imkansız! | Open Subtitles | هذا غير ممكن كيف لزوجة ضابط بحري أن تموت غرقاً؟ |
| Bu deli Fransız çingene oyuncu ortadan kayboldu, dumanlar içerisinde yok oldu ve fark ettim ki, geldiğim şekilde geri dönmem mümkün değil, mümkün değil. | TED | ولقد اختفى، هذا الممثل الغجري الفرنسي المجنون، في وسط الدخان، وأنا أدرك، لا يمكن العودة بالطريقة التي جئت بها. |
| Gelecekteki teknolojimizin neleri başarabileceğini ve bedenlerimizle neler yapabileceğini tahmin etmek mümkün değil. | TED | لا يمكن لأحد أن يخبرنا ما يمكن لتكنولوجيا المستقبل أن تنجز كما لا يمكن أن نعرف ما يمكن أن نفعله بأجسامنا. |
| mümkün değil. Hoş olurdu. Fakat gerçekçi olalım. | TED | ذلك ليس ممكناً. سيكون جميل جداً لكن لنكن واقعيين. |
| - Tamam ama bu mümkün değil. Sonuçta bu Bay Sheikw'ın mitingi. | Open Subtitles | لا بأس بهذا، ولكن هذا محال لأنّها بعد كل ذلك مسيرة الشيخ |
| mümkün değil, polisler sahtekarları tutuklarlar, bu işin kuralı bu. | Open Subtitles | هذا مستحيل , الشرطة تقبض على المُجرمين هذه قوانين اللعبة |
| O derinliğe inmemiz mümkün değil kaptan. Basınç gemiyi paramparça eder. | Open Subtitles | من المستحيل التوجه لهذا العمق يا سيدى الكابتن الضغط سيسحق البدن |
| her TEDTalk'u ayrı ayrı özetlemek mümkün değil. | TED | ليس ممكنا تلخيص كل محادثة تيد بشكل منفرد. |
| Bir dinazordan yola çıkarak yeni bir dinazor yaratmak mümkün değil. | TED | وعليه .. لا يمكننا استنساخ ديناصور من خلايا الديناصورات |
| Burnuna çektiği onca mala rağmen mi, bu mümkün değil. | Open Subtitles | مَعَ كَميَة المخدرات التي يَتَنَشَقُها، هذا مُحال |
| Hadi ama ekşitme yüzünü! Senin yaşında bu mümkün değil. | Open Subtitles | توقفِ عن حمل هذا العبء ذلك مستحيل في مثل عمرك |
| Efendim, istediğiniz şey mümkün değil. Ajan Bauer'a yönelik suçlamalar ciddi. | Open Subtitles | سيدى ما تطلبه منى غير محتمل التهم الموجهه اليه جاده تماماً |
| Eğer Dünya'ya ait teknolojileri kastediyorsanız, bu mümkün değil. | Open Subtitles | إن كنت تسأل عن معلومات عن تقنيات الارض هذا لن يحدث |
| Onu anladım da, bu mümkün değil. | Open Subtitles | حسناً ، لا ، أنا أتفهم ذلك الأمر لكن هذا ليس مُمكناً |
| Bu gerçekten harika bir durdurucu kural, çünkü günün sonunda her şey duruyor, çalışmak mümkün değil. | TED | ولكن هذه قاعدة توقف عظيمة، لأنّها تعني أنّه في نهاية اليوم، كلّ شيء يتوقف، لا مجال للعمل. |
| Bu güçlü etkinin mevcut olmadığı tasarruf davranışı bulmamak neredeyse mümkün değil. | TED | إنّه تقريبا أمر مستحيل أن لا تجد سلوكا ادّخاريّا غير متأثّر بهذا العامل. |