| Örneğin, bu karides tıpkı bir mürekkep balığı ya da ahtapotun suya bir mürekkep bulutu saldığı gibi dirimsel ışıldayan kimyasalları suya salar. | TED | على سبيل المثال هذا الجمبري انه يطلق حزمة من الضوء الحيوي الكيمائي في المياه كما يطلق الحبار او الاخطبوط سحابة حبر |
| Bu bir mürekkep balığı. Şimdi erkekler, kavga ettiklerinde, ve gerçekten agresiflerse, beyaz renge dönüşüyorlar. Ve bu iki erkek kavga ediyor. | TED | هذا هو الحبار. و الذكور عندما تتعارك لو كانت عدوانية، يصبح لونها أبيض و هذان الذكران يتعاركان |
| Örneğin, bu hayvan fener balığı tarafından yenilir, fener balıklarını mürekkep balığı yer, mürekkep balıklarını ton balığı yer ve ton balığını da biz yeriz. | TED | مثلًا: سمك الفانوس يأكلها والحبار يأكل سمك الفانوس والتونا تأكل الحبار ونحن نأكل التونا |
| Ve bu da bir Humboldt mürekkep balığı, genç bir Humboldt mürekkep balığı, yaklaşık bir metre. | TED | وقد جذب هذا الضوء حبار هومبولت انه حبار هومبولت صغير طوله حوالي 3 اقدام |
| Ne bir mürekkep balığı ne de bir ıstakoza rastladım, | Open Subtitles | و ليس معنا اي حبار ولا قنديل بحر ولا كركند من اأتلانتيس |
| mürekkep balığı mürekkebini gördüğüm an tanımasaydım çok kötü bir korsan olurdum. | Open Subtitles | ولن أكون قرصاناً بمعنى الكلمة ما لَمْ أميّز حبر الحبّار حين أراه |
| Çoğu lüsiferin ve lüsiferazlarını suya bırakır, aynı bir mürekkep balığı ya da ahtapotun mürekkep fışkırtması gibi. | TED | الكثير منهم يستطيع ان يطلق لوسفرين و لوفيرس في الماء بالضبط كما يطلق الحبار او الاخطبوط سحابة من الحبر. |
| Bu genç köpekbalıklarının menülerinde balık, mürekkep balığı hatta başka köpekbalıkları bile bulunur. | Open Subtitles | اسماك القرش هذه لديها نظام غذائي متنوع واللذي يتضمن الاسماك, الحبار وكذلك اسماك القرش الأخرى |
| Bu akşamki makarnamız mürekkep balığı ile süslenmiş... | Open Subtitles | المقبلات هذا المساء فطائر الحبار الملفوفة مع مرقة عشب الليمون الثخينة |
| Limonlu mürekkep balığı, keçi peynirli rulo köfte ve sezar salatamız var. | Open Subtitles | المقبلات هذا المساء فطائر الحبار الملفوفة مع مرقة عشب الليمون الثخينة |
| Milyonlarca mürekkep balığı sığ sulara doğru yola koyuldular. | Open Subtitles | الملايين من الحبار البراق تتجه نحو المياه الضحلة. |
| Başkan ilk kez dev bir mürekkep balığı olduğunu duyacak. | Open Subtitles | هذا المشهد حيث الرئيس يسمع أولاً عن الحبار الضخم |
| Git yardım getir! mürekkep balığı manevrası! Koş! | Open Subtitles | اذهب لإحضار المساعدة اتبع مناورة الحبار، اذهب، مناورة الحبار |
| Masa 4'e üç mürekkep balığı, hemen kızart. | Open Subtitles | ثلاثة أطباق حبار طلبية للحصيرة 4 إطهوهم بسرعة |
| Dane mürekkep balığı dedi, ki bu denizci askeri argosudur. | Open Subtitles | قال داني "حبار" و هي اصطلاح عام في الجيش للبحارة |
| Masada mürekkep balığı olduğu için çok şanslıyım. | Open Subtitles | حسناً، أنا سعيدة بأن هناك حبار على الطاولة |
| Bu görevi, özgür ülkemizi bir mürekkep balığı yutsun diye almadım. | Open Subtitles | لم آخذ هذا العمل حتى أدع حبار ضخم ما يبتلع بلدنا الحرة |
| Bu görevi.. ..özgür ülkemizi bir mürekkep balığı yutsun diye almadım. | Open Subtitles | لم آخذ هذا العمل حتى أدع حبار ضخم ما يبتلع بلدنا الحرة |
| Dev mürekkep balığı ve benzeri şeyleri duymuşsunuzdur, ama bu hayvanların kimisinin uzunluğu 42-48 metreye kadar olabiliyor. | TED | كنتم تسمعون عن الحبّار العملاق واشياء من هذا القبيل ، ولكن بعض من هذه الحيوانات موجودة على بعد 140 و160 قدم تقريباً. |
| Gözlen aranmaya başladı ve ben daha ne olduğunu anlayamadan bir mürekkep balığı keşfinde genç bir öğrenciyle beraber oldu. | Open Subtitles | ثمّ بدأ بصره يجول أوّل ما إكتشفته هو خروجه رفقة طالبة في بعثة لمشاهدة أسماك الحبّار |
| Gördüklerinin büyük bir mürekkep balığı olduğunu anladım. | Open Subtitles | ووجدت أن ما رأوه كان حباراً ضخماً |
| Bakın, dev bir mürekkep balığı geçiyor. | Open Subtitles | انظروا ، ها قد مر من جانبنا حبّار ضخم |