Bu fikir oldukça hoşlarına gitti çünkü orada yaşayanlar "Tıpkı bir denizaltında yaşamak gibi." diyordu. Bu mürettebat kompartımanı.Yapay yerçekimi modunda | TED | هم يحبونها بسبب أن هذا النوع من الرجال يهوى العيش هنالك -- كالعيش تحت سطح البحر. هذه هي مقصورة طاقم السفينة. |
Uyutulan üç mürettebat gözlem grubunu oluşturuyor. | Open Subtitles | الطاقم الموضوع فى السبات يمثل طاقم المسح. |
Kayıtlara göre, mürettebat kalkıştan hemen sonra gemiyi terketmiş." | Open Subtitles | طبقاً للسجلِ طاقم سفينة سيرحلون مباشرةً بعد الإقلاعِ |
Avrupa'dan Doğu Asya'ya ve Amerika'ya yelken açmak aylar alabilirdi ve mürettebat için suyu taze tutmak zor bir işti. | TED | الإبحار من أوروبا إلى شرق آسيا والأمريكيتين قد يحتاج لأشهر، وإبقاء الماء عذبا للطاقم كان عبارة عن تحدي |
O cesur mürettebat son anlarında ne yaşadı, asla öğrenemeyeceğiz. | Open Subtitles | لن نعرف أبداً كيف قضى ذلك الطاقم الشجاع لحظاته الأخيرة |
Ben rüzgâr yön değiştirdi diyorum. Bize mürettebat bulacağım. | Open Subtitles | أعتقد اني أشعر بتغيير في اتجاه الريح يقول بأنني سوف أجد طاقماً |
- Amiral, neden gemiye tecrübeli mürettebat yerleştirmiyoruz? | Open Subtitles | أليس من الأسهل أن تضع طاقم ذو خبرة على المركبة ؟ |
Uzun bir yolculukta mürettebat kolayca melankoli ve şiddete sürüklenebilir. | Open Subtitles | أي طاقم في رحلة بحرية طويلة قد يتعرض بسهولة للإكتئاب و الأذى. |
Böylece sahile vardık, ve tamamen yeni bir mürettebat aldık ve o da ilk zamanlarda yanımda yardımcı olarak bulunarak, beni Roberts diye çağırmaya başladı. | Open Subtitles | ثم أبحرنا الى الشاطئ قمنا بتعيين طاقم كامل جديد و ظل هو على السفينه لفتره كبحار أول و طوال الوقت كان يدعونى روبرتس |
Bir liman bulmak ve yeni mürettebat almak zorunda kaldık. Sahtekar adamlarmış. | Open Subtitles | كان علينا أن نجد ميناءاً للحصول على طاقم جديد أوغاد حقيقيون |
ve şimdi bir gemi, bir mürettebat geceye geri döndü, | Open Subtitles | و الآن سفينة واحدة, طاقم واحد على وشك أن تصد ظلام الليل |
Tüm yardımları kaybettik, fakat ana mürettebat ile ilerleyebildi. | Open Subtitles | فقدت كل الأيدى, لكنه كان الوحيد الذى يدار بواسطة طاقم هيكلى, على أية حال |
mürettebat birkaç gün sonra kurtarma salında bulunmuş. Hiçbir şey hatırlamıyorlarmış. | Open Subtitles | طاقم اليخت ظهر بعد ايام فى قارب نجاه لم يتذكروا اى شيء مما حدث |
Yolcu listesine göre uçakta üç mürettebat ve dört yolcu varmış. | Open Subtitles | سجل ركاب الطائرة يظهر طاقم الطائرة من ثلاث أشخاص، و أربع مسافرين. |
Sanırım mürettebat gemiyi onunla terk etti. | Open Subtitles | أعتقد أن طاقم السفينة خرجوا بتلك الطريقة. |
Kimse, ölen 12 mürettebat ve bilim adamıyla birlikte son ve tek umudumuz olan uzay mekiği Kurtuluş'taki büyük patlamaya neden olan yangına, neyin sebep olduğundan emin değil. | Open Subtitles | لا احد متأكد عن اسباب حدوث النيران والذي ادى الى انفجار ضخم الذي قتل 12 شخص من طاقم العلماء والمساعدين |
Makine bölümünde asgari mürettebat. Kalanlar üste. | Open Subtitles | أقل عدد للطاقم في منطقة المحرك كل الباقون يتجهون للقسم الأعلى |
mürettebat tıbbi açıdan düzelene kadar sadece aile yakınlarının görüşmesine izin veriliyor. | Open Subtitles | حسنا، حتى يحصل الطاقم على تصريح طبي، يُسمح بدخول أفراد العائلة فقط. |
Bize mürettebat bulacağım. Bu adada senin kadar çılgın denizciler vardır. | Open Subtitles | سأجد لنا طاقماً هناك العديد من البحارة المجانين أمثالك |
Eğer yürekli bir mürettebat toplarsan, bana büyük bir iyilikte bulunursun. | Open Subtitles | إذا أحضرت طاقمك قبل الغروب سأكون ممنون لك |
Sadece o değil bütün mürettebat. | Open Subtitles | لم يكُن هذا حاله وحده، فقد كان الطّاقم برمّته. |
Kayıp mürettebat, gemiden atlarken tüm eşyalarını yanlarına alsa bile arkalarında "atık ürünler" bırakmalıydılar. | Open Subtitles | طاقمنا المفقود... حتى لو أخذوا كل شيء ...معهم عندما غادروا السفينة لكانوا تركروا خلفهم... |
Altının yerini daha büyük bir pay için yeni bir mürettebat karşılığında satabileceğini söyledi. | Open Subtitles | أخبرني بأنه يستطيع بيع موقع الذهب لطاقم آخر مقابل حصة أكبر من الغنيمة. |
Üzerinde biyolojik tehlike yazan açık bir tüp ve ölü bir mürettebat gördüm. | Open Subtitles | انا رأيت حاوية بيولوجية مفتوحة وطاقم ميت |
Durum vahim, yolcular ve mürettebat büyük bir tehlikedeymiş diye duydum. | Open Subtitles | الموقف خطير جدًا فهمت أن هناك خطرًا كبيرًا على الركاب والطاقم |
Evet, tüm mürettebat kana susamış gibi gözüküyor. | Open Subtitles | نعم فكلهم يبدون طاقما متعطش للدماء |
Tankların içinde mürettebat dünyanın en son teknolojisiyle uğraşıyordu... | Open Subtitles | داخل الدبابات ، كانت الاطقم تتصارع مع احدث تقنيات العالم ... |