| müthiş bir fırsat geçti elime bu sayede Peru ormanlarını inceleyebileceğim | Open Subtitles | أمامى فرصة رائعة لعمل الابحاث فى غابة بيرو |
| Sana burada müthiş bir fırsat tanıdık... ama açıkça görüyorum ki, sen bu işi küçümsüyor... yapılması gerekenleri yapmıyor... | Open Subtitles | تعرف, اعطيناك فرصة رائعة هنا لكن من الواضح لي انك تعتقد انك افضل من الوظيفة انت لا تريد دفع رسومك |
| Gideceğin günü iple çekmiyorum ama bu müthiş bir fırsat ve değerlendirmen gerek. | Open Subtitles | حسنًا، لا أتطلع إليه ولكنها فرصة رائعة وأنتِ بحاجة إلى استغلالها |
| Bu benim buradaki konumumu sağlamlaştırmak için müthiş bir fırsat. | Open Subtitles | ستكون فرصة عظيمة لي حتى أثبت مكانتي لدى أهل البلدة |
| Bu hayvanlar üzerine çalışmalar yapmak ve onlara ulaşmak için de müthiş bir fırsat. | TED | وقد أعطتنا فرصة عظيمة لندرُسها, والتواصل معها. |
| Sonra müthiş bir fırsat olarak düşündüğüm yazılımcılık işine girdim. | Open Subtitles | ...بعد ذلك لا أعلم, لقد حصلت على ما كنت أظنه فرصة رائعة للعمل في مجال تقنية المعلومات |
| Ben hala burdayken tadını çıkarmak için şunu yapalım." Ve ayrıca yoğun ailemi herkesin çok hızlı sürüp giden hayatlarıyla birleştirmek için müthiş bir fırsat. | Open Subtitles | أنا لا أريد ان أفوّت هذا، لنفعل الأمر فحسب بينما مازلت هنا لأستمتع بالامر إلى جانب ذلك هذه فرصة رائعة للمّ شمل عائلتي المشغولة |
| Bizim için de müthiş bir fırsat. | Open Subtitles | انه فرصة رائعة بالنسبة لنا |
| Dinle, Riviera dergisi bizimle ilgili bir fotoğraf bölümü yayınlamak istiyor ve bence bu ailemizin ne kadar güçlü ve dayanıklı olduğunu göstermek için müthiş bir fırsat. | Open Subtitles | تريد مجلة (ريفييرا) نشر صورنا على صفحات كاملة أجدها فرصة رائعة لنا لنبرهن قوة هذه العائلة وقدرتها على التأقلم |
| Bence bana müthiş bir fırsat verdi. | Open Subtitles | أعطاني فرصة رائعة. |
| Candace, Danny'ye Trent işini bozması için müthiş bir fırsat verdi. | Open Subtitles | كانديس أعطت لـ داني فرصة عظيمة لكي ينهي كل شيء متعلق بترينت |
| Bunun müthiş bir fırsat olduğundan eminim. | Open Subtitles | أقصد أنا متأكد أنها فرصة عظيمة |
| Aynı zamanda müthiş bir fırsat. | Open Subtitles | وأيضاً فرصة عظيمة |
| Önümde müthiş bir fırsat vardı. | Open Subtitles | سنحت لي فرصة عظيمة هنا |
| Şu anda önümüzde müthiş bir fırsat var, Peck. | Open Subtitles | (اتاحت لنا فرصة عظيمة هنا يا (بيك |