Örneğin mağdurların başlarına gelenleri sürekli detaylı bir şekilde anlatmaları gerektiğine inanmıyoruz. | TED | فمثلًا، لا نعتقد أن الناجين عليهم إعادة سرد تفاصيل قصصهم مرارًا وتكرارًا. |
Teşvik edici bir konuşmayla ayaklarınızı yerden kesmek ve mağdurların onuru ve insanlığı için savaşmanın öneminden konuşmak istedim. | TED | أردت تحريككم عاطفيًا بخطاب محفز عن أهمية النضال ﻷجل كرامة وإنسانية الناجين. |
Benim içinse mağdurların yüzlerine bakıp söylenecek her şeyi bilmekten ama verecek hiçbir şeyim kalmamasından. | TED | بالنسبة لي، الخدر يأتيني من النظر في وجوه الناجين عندما أعرف كل ما عليَّ قوله ولا أمتلك شيئًا ﻷعطيه. |
Ancak Evil Corp topluluk davası açmayı başarıp hayatta kalan mağdurların işten uzaklaştırılmasını sağlamıştı. | Open Subtitles | برغم ذلك، شركة (إيفل) استطاعت أن تبطل الدعوة القضائية المرفوعة ضدهم من الضحايا الناجين |
Ancak Evil Corp topluluk davası açmayı başarıp hayatta kalan mağdurların işten uzaklaştırılmasını sağlamıştı. | Open Subtitles | برغم ذلك، شركة (إيفل) استطاعت أن تبطل الدعوة القضائية المرفوعة ضدهم من الضحايا الناجين |