Hikâye belirgin olarak insana özgü özellikleri olan, ayaklanmadan önce dünyadaki insanların isteklerini yerine getiren otomatik makinelerden bahsediyordu. | TED | حيث أظهرت القصة آلات مؤتمتة لها صفات بشرية مميزة والتي كانت، قبل أن تثور، تقوم بخدمة سكان الأرض. |
Ama birinin omurilik sıvısındaki küçük makinelerden bahsedince, | Open Subtitles | و لكن عندما يتحدث عن آلات صغيرة فى سائل فى العمود الفقرى لأحدهم |
Acemiler, saatte 240 km hafifsıklet makinelerden saatte 27 4 km ortasıklet makinelere terfi ettiler. | Open Subtitles | من 150 ميل في الساعة آلات خفيفة الوزن إلى 170 ميل في الساعة آلات متوسطة الوزن |
Biliyor musun, bu mükemmel sanatınla o makinelerden daha iyisin. | Open Subtitles | أتعلمون، لا يمكنكم التغلّب على هذه الآلات القديمة لبراعتها المطلقة |
Eskiden yaptıkları o işe yaramaz makinelerden biri de tomografiydi. | Open Subtitles | إحدى تلك الآلات عديمة النفع كانت تدعى آلة الرنين المغناطيسيّ |
Ama fabrika senin çalışmayan makinelerden biri olduğunu bilir. | Open Subtitles | لكن المصنع يعرف بأنك واحد من المكائن التي لا تعمل |
makinelerden çkan çamasrlar... birbirinden ayrmak da isimin bir parçasdr. | Open Subtitles | جزء من عملي ان ارتب الملابس اثناء خروجها من الماكينات |
Ama insanları makinelerden daha fazla zorlayabilirsiniz. | Open Subtitles | لكن يمكنك ان تدفع باشخاص ابعد من هذه الالات |
yani, aynı anda hem 1 hem de 0'ı temsil edebildiğinden, bugünkü makinelerden daha hızlı bir şekilde işlerler. | Open Subtitles | مما يعني انها قد تُمثل بـ0 او 1 في نفس الوقت مما يجعلهم اسرع بكثير من آلات اليوم |
Onlar uçan mekanik makinelerden çok daha fazlası. | TED | لكنها ليست آلات طيران ميكانيكية فحسب. |
Tepelerdeki traktörlerden ya da ot biçen makinelerden biri yapmış olabilir. | Open Subtitles | ربما بسبب بعض الجرارات على التلة -أو آلات التغطية لربما |
Karakterler sürekli sıvının içindeki küçük makinelerden bahsediyorlardı. | Open Subtitles | الشخصيات التى كتبتها ...انهم يتحدثون عن إبقاء هذه آلات صغيرة داخل السائل |
Atmosfere karbonmonoksit veren makinelerden yapmak için taşlaştırdılar. | Open Subtitles | لقد مهّدوه لبناء آلات لضخ أوّل أكسيد الكربون في الغلاف الجوي. -لماذا؟ |
Kaledeki makinelerden biri cevap vermiyor. | Open Subtitles | إحدى آلات القصر لا تستجيب |
Fikir yeni, müziğin ve sanatçının ruhunu hissedemeyecek kadar makinelerden beslenmiyor. | Open Subtitles | الفكرة جديدة ولاتعتمد على الآلات بكثرة بحيث لاتشعرين بدواخل الفنان وموسيقاه |
Ama senin kestiğin kafam bu makinelerden çoğunu kontrol ediyor. | Open Subtitles | رأسي،الذي قمت بقطعه يتحكم في العديد من هذه الآلات الآن |
Dükkanda şeker tabakalarına yazmaya yarayan şu makinelerden biri vardı. | TED | كان المتجر يتوفر على إحدى تلك الآلات التي يمكنها الطباعة على ألواح من السكر. |
Bu lanet makinelerden bugün üç tanesi bozuldu. | Open Subtitles | لدي ثلاث من هذه المكائن اللعينة معطلة اليوم |
Sanırım bu makinelerden birkaçı bozulmuş, o yüzden biraz vakit alacak. | Open Subtitles | أعتقد بعض هذه المكائن مكسورة اليوم، لذا سيستغرق ذلك وقتاً |
İnsan gözü, gezegendeki en güçlü makinelerden biri. | TED | تعتبر العين البشرية إحدى الماكينات الجبارة الموجودة على الأرض |
İlk olarak yaptığımız şey ise, diziler makinelerden çıkar çıkmaz onları internete koymak oldu. | TED | وهكذا أول شيء فعلناه هو , بمجرد أن التسلسل خرج من الماكينات , نشرناه على الإنترنت . |
sen baygınken... o makinelerden biri ortaya çıktı ve ... monitör gibi bir şeyi vardı. | Open Subtitles | عندما فقدت الوعى واحد من هذة الالات ظهر هنا وكان بينكم اتصال ما |
Hayır, bizi o lanet makinelerden çıkaracaksınız, yapacağınız şey bu! | Open Subtitles | ! لا , يجب ان تخربجنا من هذه الالات اللعينة , مايجب عليك فعله |