Bu değişik ve korkunç manzarayı eski Mısır'ın ya da Dante'nin Cehennemi'ne girmek gibi tarif edebilirim. | TED | هذا المنظر الغريب والمذهل يشبه أن تمشي في مصر القديمة أو جحيم دانتي. |
Otomobilin 20. yüzyılda yaptığı şey bu bölünmüş, ayrımlı manzarayı yarattı. | TED | ما حققته السيارات في القرن العشرين هو خلق منحوتة معزولة عن المنظر المحيط بها |
Operanın içerisinde, bol doğal ışık alan bir lobi bulunuyor; burada yarı açık yarı kapalı alanın keyfini çıkarabiliyorlar ve çevrelerindeki güzel manzarayı görebiliyorlar. | TED | داخل الأوبرا، لدينا هذا الرواق مع الكثير من الضوء الطبيعي، ويمكنهم الاستمتاع أيضًا بهذا الفضاء الداخلي والخارجي، ويمكنهم أن يروا جمال المنظر من حولهم. |
- Bu manzarayı hep çok sevmişimdir. - Ben de severim, doktor. | Open Subtitles | ـ لقد أحببت هذا المشهد جدا ـ أنا أيضا أحبه يا دكتور |
Yani, faydalı bir manzarayı yemeyi bekleyemezsiniz. | TED | أعني لا أتوقع أن تأكل من المناظر الطبيعية |
Şapkamın altından manzarayı, denizi ve güneşi hayranlıkla seyrediyordum. | Open Subtitles | استلقيت هناك وأنا أسترق النظر من تحت قبعتي أستمتع بالمنظر الطبيعي للبحر وللشمس |
Birlikte yavaş yavaş gelişirler ve bu manzarayı yaratırlar. | Open Subtitles | انهما يتطوران مع بعضهما و يصنعون هذا المنظر |
Genelde manzarayı ya da yüksek tavanı sorarlar ama sen genişliği sordun. | Open Subtitles | أكثر الناس يذكرون المنظر أو مدى علو السقف، لكنك ذكرت المساحة |
Müthiş. Şimdi dön ve manzarayı seyreder gibi yap. | Open Subtitles | استديري الآن و تظاهري بأنك تراقبين المنظر |
Bu manzarayı hep sevdim. Su üzerindeki güneş ışığını.. | Open Subtitles | لقد أحببت المنظر دائماً شروق الشمس على المياه |
Bir de manzarayı görmelisin. | Open Subtitles | و عليك أن ترى المنظر الذى تطل عليه الغرفة |
Sana manzarayı gösteririm diye düşündüm. Olağanüstü. | Open Subtitles | أعتقدتُ أنه يجب علي أن أريكِ المنظر إنهُ إستثنائي |
Problem şu ki, güzel bir manzarayı engelleyen bir kirlilik oldunuz. | Open Subtitles | المشكلة أنك أصبحت كالشائبة التي تخرب المنظر الجميل |
Bilirsin işte, her gün aynı yerde otura otura aynı manzarayı resmedersin. | Open Subtitles | تعلمين, جلس في نفس المكان يوما بعد يوم رسم نفس المنظر |
Slip giymiş şişman bir adamın manzarayı mahvetmesi ne kadar sürecek acaba? | Open Subtitles | أتساءل كم سيطوا الأمر قبل أن يظهر شخصٌ بدين على أرجوحة و يفسد المنظر. |
manzarayı olduğu gibi tutmak veya sadece görünüş olarak değiştirmek. | Open Subtitles | ترك المنظر دون تغييـر أو تغييـر المظهر فقـط |
Sana yardım edemezese bile, manzarayı görmüş oluyorsun. | Open Subtitles | حتى لو لمْ يساعدك، سيتسنّى لك رؤية المنظر. |
Ve bu 30 km'de manzarayı nasıl göreceğim. | TED | وهذا المشهد الذي سيظهر لي على ارتفاع 90000 قدم |
Ama beni baktırdı. O korkunç manzarayı gösterdi. | Open Subtitles | و لكنه دعانى لكى أنظر و أن أرى المشهد المروع |
Orada ancak aşağıdaki güzel manzarayı seyredebilirim. | Open Subtitles | إذن سأستطيع أن أرى بعض . المناظر الجميلة بالأسفل هناك |
Sana ayak uyduramadım mı yoksa arkadan manzarayı mı seyrediyordum? | Open Subtitles | هل كنت لا استطيع اللحاق بك او اننى كنت فى الخلف استمتع بالمنظر ؟ |
Görüyorum ki, Monsieur, eski işvereninizle aynı etkileyici manzarayı paylaşıyorsunuz. | Open Subtitles | أرى يا سيدي أنك تتشارك ذات الإطلالة المبهرة مع رئيسك الراحل |
Sana buradaki ikinci en güzel manzarayı göstermeme ne dersin? | Open Subtitles | ماذا لو أريك ثاني أفضل منظر في المقاطعة؟ |
- Evden manzarayı istiyor musun? | Open Subtitles | أتريد صورة للمنظر الخارجى الذى يطل عليه البيت |
Sonra bu şatoya gelmişler..ve bu manzarayı görmüşler | Open Subtitles | ثم أتوا لهذه القلعه بهذه الإطلاله ياللروعه |
Darla manzarayı hep sevmiştir. | Open Subtitles | دارلا) دوماً ما أحبت اللإطلالة الجميلة) |