Pekala, masanın üzerine bırakın Bayan Pearce. Bir ara bakarım. | Open Subtitles | حسنا ، اتركيها على المكتب سأحاول أن أجد وقت لها |
masanın üzerine koyuyorum. Tamam mı? | Open Subtitles | سأضعها على المكتب إنها على المكتب , حسناً؟ |
Onun oturmasını mı bekleyeceksin yoksa masanın üzerine mi çıkacaksın? | Open Subtitles | هل ستظل تنتظره حتى يجلس أم ستقف على طاولة القهوة |
Bu ekmek masanın üzerine koyulamaz, değil mi? | Open Subtitles | اوه , هل لن يضع الخبر على المائدة , اليس كذلك؟ |
Ama her yemeğe gittiğimizde telefonunu yüzüstü koyuyorsun masanın üzerine | Open Subtitles | - نعم - عندما تحصل على العشاء تجلس على الطاوله |
Paranızı geri alın. Onu masanın üzerine önünüze koyuyorum. | Open Subtitles | خذ هذهِ نقودك لقد وضعتها على مكتبك من اجلك |
Neredeyse unutuyordum. Geçen hafta sana bir zarf geldi. masanın üzerine koydum. | Open Subtitles | أوه نعم ، هناك رسالة لك من إسبوع ، إنها على المنضدة |
İsteyebileceğinizi düşündüm ve masanın üzerine koydum. | Open Subtitles | لذا وضعتها على المنضده |
Eğer istersen yayında yanına alabilirsin masanın üzerine. | Open Subtitles | تستطيعين أن تحمليها معك للخارج إن شئت. ضعيها أمامك على المكتب. |
BG: Amerikan siyasetinde şöyle bir gelenek vardır: Bir Başkan Oval Ofis'ten son kez ayrıldığında birkaç saat içinde yerine geçecek olan kişi için masanın üzerine el yazması bir not bırakır. | TED | برونز خيوساني: إنها عادة في السياسة الامريكية عندما يغادر الرئيس المكتب البيضاوي للمرة الأخيرة، يترك مذكرة مكتوبة بخط يده على المكتب لخليفته الذي سيأتي بضع ساعات بعد رحيله. |
Parası çoktan ödendi. Aşağıya masanın üzerine bırak. | Open Subtitles | لقد تم دفع ثمنها أتركها أسفل على المكتب |
Kolunu masanın üzerine koyabilir misin? | Open Subtitles | أيمكنك وضع يدك على المكتب لو سمحتي؟ |
Cafe Napoleon'da onu büyük yuvarlak bir masanın üzerine koydular. | Open Subtitles | وضعوه على طاولة مستديرة كبيرة " في مقهى " نابليون |
Ona bir otelde kaldığımı ve cam bir masanın üzerine düştüğümü söyledim. | Open Subtitles | حسننا, لقد اخبرته انني اقيم في فندق و انني وقعت من على طاولة زجاجية |
İstemiyorsan masanın üzerine bırak. | Open Subtitles | إن لم ترغبي فيها فاتركيها هناك على المائدة |
Her şeyi ortaya masanın üzerine koyacağım. | Open Subtitles | سوف أضع جميع أوراق الشجر على المائدة |
Şimdi o silahı masanın üzerine bırakıp izin ver ki akşam eğlencemize başlayalım. | Open Subtitles | والان فلتضع ذلك السلاح على الطاوله ودعنا نستهل هذه الامسيه المسليه |
Şimdi sıkıca tutun ve masanın üzerine itin. | Open Subtitles | الان ارفعوه , واسحبوه على الطاوله |
- Onları masanın üzerine koydum, Lindsey. | Open Subtitles | وضعتهم على مكتبك يا ليندساي فتى جيد. أرسل لي أول بأول |
masanın üzerine yapsan bile, aman ne güzel oldu diyeceklerdi! | Open Subtitles | إذا تبرزتِ على المنضدة سيقولون يا للهول، لقد أكلت جيداً |
Kutuyu masanın üzerine koy. | Open Subtitles | ضع الصندوق على المنضده |
Ben izlemezken, ellerini masanın üzerine koymuştun. | Open Subtitles | حينما لم أكن مراقبًا. حينما كنتِ مستريحًا على الطّاولة. |
masanın üzerine çıkan her kız kendini odadaki en seksi kız sanar ama... | Open Subtitles | كل فتاة تصعد على الطاولة, تعتقد بأنها أكثر الفتيات إثارة في المكان, ولكنها |