Ama gerçekten iyi insanlardır ve daha fazla mesai alabilirim. | Open Subtitles | لكنهم طيبين، و يمكن أن أحصل على ساعات عمل أكثر |
Patron, biz fazla mesai yapıyoruz. Bu da yasalara aykırıdır. | Open Subtitles | سيدي الرئيس نحن نعمل ساعات إضافية وهذا ضد قانون العمل |
Benim sefer saatimi her değiştirdiklerinde bana fazla mesai ödemek zorundalar. | Open Subtitles | لأنهم وصلوا لدفع لي العمل الإضافي في كل مرة أغير التشغيل. |
Yapacak bir düzine işim var onları merkezde mesai saatimde yapmam gerekiyor. | Open Subtitles | لدي العديد من الأمور للقيام بها في وقت عملي الإضافي في المحطّة |
Tatlım, fazla mesai yapması gerek biliyorsun. | Open Subtitles | أوه يا حبيبى ، أنت تعلم إنه يعمل نوبات إضافية |
Bu yüzden fazla mesai emniyet ve güvenliği tehlikeye atmaz. | Open Subtitles | اذن الوقت الاضافي لساعات العمل لا يتضمن الامان او الأمن |
Ben seninle gelmek isterdim ama yarın sabaha kadar ekibin yeni mesai çizelgesini hazırlamam gerek. | Open Subtitles | أود أن أذهب , ولكن عليّ أن انهي مناوبة الجديدة أفراد الطاقم في قبل صباح الغد |
Sadece önümüzdeki ay emekli olmadan biraz ekstra mesai yapıyordum. | Open Subtitles | وأحاول فقط تأدية بعض الساعات الإضافية قبل تقاعدي الشهر القادم. |
Ve sonra birdenbire, tam mesai bir işe dönüşür, yıl boyunca sıfır dolar kazanırım. | Open Subtitles | وبعد ذلك كل المواسم انه دوام كامل واحقق صفر في نهاية السنه |
mesai bitiminden birkaç saat önce adamın sağa sola çarptığını görmüş. | Open Subtitles | قد قال بأنه جلس على الكرسي وهو مترنح قبل يضع ساعات |
Dwayne, sen de biliyorsun ki beni mesai saatlerim içinde aramalısın. | Open Subtitles | دواين، أنت تعلم جيداً عليك الإتصال بي في ساعات العمل، حسناً؟ |
mesai dışında, gizli olarak bazı kan testleri yapmak istedi. | Open Subtitles | أرادت أن تجري فحوصات دم بعد ساعات العمل وخارج التسجيل |
Uyudukları zaman vücutları fazla mesai yapıyor, vücudun enerji veren glükoz deposunu yakıyor. | TED | عندما ينام المصابون بالأرق، فإن أجسامهم تظل تعمل ساعات إضافية. مستهلكة الطاقة التي يستمدها الدماغ من الجلوكوز. |
Hepiniz idari olarak aşırı şekilde fazla mesai yaptınız, çabalarınızın farkındayım. | Open Subtitles | أنتم مُتحكَم بكم من قبل الإدارة بالعمل الإضافي لذلك أنا أملككم |
Eğer bütün gece çalışacaksak, fazla mesai almalıyız. | TED | إذا عملنا ليلة إضافية، يجب أن يدفع لنا للوقت الإضافي. |
[Belirsiz], sabah ucte calisirken, ve fazla mesai odemem. | TED | العمل في الساعة الثالثة صباحاً وأنا لا أدفع للعمل الإضافي |
Galiba bu ay ekstra mesai yapmam gerekecek. | Open Subtitles | أظن بأن علي العمل نوبات إضافيه هذا الشهر |
Onu besleyebilmek için mesai yaptım. | Open Subtitles | أضطررت أن أعمل لساعات أضافية فقط لأطعمها |
Eh, ekstra mesai iyi olur. | Open Subtitles | حسنا , يمكنني الاستفادة من مناوبة اضافية |
Aşı, ilaç ve bizim mesai ücreti. | Open Subtitles | هذا يتضمن اللقاح, الدواء و رسوم الساعات المقبلة. |
Bunları personel bölgesine dağıt ama mesai bitiminden sonra. | Open Subtitles | وزعي هذه بمنطقة الموظفين و لكن ليس قبل انتهاء دوام العمل |
İşte neden endişelenmediğimi gördün mü, diş perisinin mesai saatlerinin bitmesine birkaç saat var. | Open Subtitles | لذلك لا أود أن تقلق إن أتـى شبـح الأسنان متأخراً بضعة ساعات |
Odada oturmak istemediğimden mezbahada fazladan mesai yapıyorum. | Open Subtitles | وبما أنني لم أكن أريد أن أبقى في الغرفة, عملتُ عملاً إضافياً في المسلخ. |
Bütün bu vardiyaların üç katı mesai yaptım. | Open Subtitles | أنا صاحبة الجائزة البلاتينية لثلاث مرات بسبب كل هذه النوبات |
Eski iş yerimde bunu hep yapardım. Elimde sadece üçüncü mesai var. | Open Subtitles | تعودت على ذلك في وظيفتي السابقة كل ما لدي هو النوبة الثالثة |
-Kimileri fazla mesai yapar, kimileri işin meyvesini yer. | Open Subtitles | رجل يشتغل لوقت اضافي بينما هناك آخر يكسب الأرباح و يودعها في البنك |
Sen mesai yap. Üçlüye çalış. | Open Subtitles | إستخدمي الساعات الإضافيّة في العمل على قضيّتك |
Burada çok para kazanabiliriz. Bu, işyerinde fazla mesai yapmaktan daha kârlı. | Open Subtitles | بدلا من العمل وقتا إضافيا أستطيع أن أعمل في هذا الحي |