Bu grubun amacı, GSYİH'nin dar çerçeveli ölçümüne meydan okumak. | TED | وأن هدف هذه المجموعة هو تحدي ذلك التركيز المنصب نحو القياس الضيق النطاق للناتج المحلي الإجمالي. |
Çin'in onurunu ayaklar altına almanın başka bir şekli de Shanghai yabancı ticaret adamları ortaklığının Çin'e meydan okumak için değişik ülkelerden 4 ustayı getirterek düzenlediği bir dövüştü. | Open Subtitles | تحدي فيها أعظم أربع مقاتلين يمثلون القوي الأجنبية ضد أفضل من يمثلون الصين هدفهم كان السخريه و إذلال الشعب الصيني |
Sanırım bana çok büyük meydan okumak, yazmak değil. | Open Subtitles | أعتقد أن أعظم تحدي لي، بخلاف كتابته |
Dedim ki "Bayım, bizim işimiz kesinlikle onlara meydan okumak, ...onların huzurunu kaçırmak, ...onlara güvende olmadıklarını hissettirmek, haksız mıyım?" | Open Subtitles | قلت "سيدي، من المؤكد أن عملنا هو تحديهم وزعزعتهم" "وجعلهم يشعرون بعدم أمان، صحيح؟" |
Onlara meydan okumak ölüme davetiye çıkarmaktır. | Open Subtitles | تحديهم أشبه بالموت. |
Suç ortağı niteliğindeki sessizliğimizi bozmak ve birbirimize meydan okumak için, kadınların karşısında değil, yanında yer almak için daha çok babayiğite, cesaret, güç ve ahlaki dürüstlüğe sahip daha çok erkeğe ihtiyacımız var. | TED | ونحن بحاجة إلى المزيد من الرجال ذوي الجرأة، ذوي الشجاعة، ذوي القوة، ذوي النزاهة الإخلاقية لكسر صمتنا المتواطئ وتحدي بعضهم البعض والوقوف مع النساء وليس ضدهن. |
Tasarımın işlev ve güzellik yaratmaktan başka amacı olmaması fikrine meydan okumak istedim. | TED | أردت أن أتحدى الفكرة بأن التصميم هو مجرد أداة لصنع الأداء والجمال. |
Bu iş meydan okumak için büyük fırsat. | Open Subtitles | هذه المهمة تحدي عظيم بالنسبة لنا |
- Bize meydan okumak için mi? - Ya da kibirimizi kırmak. | Open Subtitles | رفع تحدي أمامنا - أو ربما لدفعنا إلى التواضع - |
Bunun amacı senin güzellik anlayışına meydan okumak. | Open Subtitles | أعني إنها تحدي في أحساسك في الجمال |
Pis sürüngen Hathorne bize meydan okumak istiyor, sanada. | Open Subtitles | هذا سحلية الكريهة Hathorne تعتزم تحدي لنا اليوم، تحدي لك. |
meydan okumak için bunu yaparız. | Open Subtitles | هذا ما نقوم به من أجل تحدي أنفسنا |
Bana meydan okumak mı istiyorsun, küçük klan şefi? | Open Subtitles | هل ترغب في تحدي لي، زعيم قليلا. |
Bana meydan okumak mı istiyorsun, minik kabile reisi. | Open Subtitles | هل ترغب في تحدي لي، زعيم قليلا. |
haklarını aramaları gerektiğini hissettikleri bir durumdu. Mesele şu: herhangi bir şeyi değiştirmek -- bu ister Birleşik Devletlerin ulusal sembolleriyle ilgili geleneksel fikirler ister geleneksel düşünceye çığır açan bilimsel buluşlarla meydan okumak ya da otoriter bir başkanı devirmek -- olsun | TED | العبرة هي: تغيير أي شي... سواء كانت أفكاراً تقليدية حول الرموز الوطنية الأمريكية، أو تحدي الفتوحات العلمية للتفكير التقليدي أو الإطاحة برئيس مستبد تتطلب الكثير من الأشياء. |
Bu tür bir hayale meydan okumak tahmin edilemez sonuçlar doğurabilir. | Open Subtitles | سيغضبه تحدي وهم بتلك الطريقة |
Onlara meydan okumak için ölümüne susamış olmak lazım. | Open Subtitles | تحديهم أشبه بالموت. |
Mitleri parçalamak, eski düşüncelerine meydan okumak, anlatılarını tespit etmek- yapmamız gereken asıl şey bu. | TED | فتفكيك معتقداتنا الباطلة، وتحدي وجهات نظرنا القديمة، والتعرُّف على مفاهيمنا الخاصة، كلهم معًا يمثلون العمل الحقيقي الذي يجب علينا القيام به. |
Ellerinle savaşa hazırlanmak. Fae Buckley'le tartışmak için meydan okumak istiyorum. | Open Subtitles | -أريد أن أتحدى (في بوكلي) في مناقشة رسمية |