Bu odadaki moleküllerin bir şekilde bulunacakları her tür kombinasyon sonuçta ortaya çıkacaktır, uzun zaman diliminde bu olacaktır. | TED | كل ما هو مسموح به، كل ترتيب مسموح به من الجزيئات الموجودة في هذه الغرفة، يمكن الحصول عليها في النهاية. |
Bu moleküllerin nasıl biraraya geldiklerini gözlemleyerek işe başladık. | TED | لذا فقد حددنا ذلك بالنظر في كيفية وضع هذه الجزيئات معاً. |
Hangi moleküllerin gerçekten feromon olduklarını anlamaya yönelik hiçbir sistematik çalışma yapılmadı. | TED | لا أحد قد مر خلال منهجية للعمل على الجزيئات التي هي في الواقع الفيرومونات. |
Pratikte, parmak izine UV lazer ışığı tutuyoruz ve parmak izinden moleküllerin ayrılmasını sağlıyoruz, böylece kütlesel spektrometre onları yakalayabiliyor. | TED | وفي الحقيقة، نُطلق أشعة الليزر فوق البنفسجية على البصمة، ونحن نتسبّب في امتزاز الجزيئات من البصمة، استعدادًا ليلتقطها مطياف الكتلة. |
Karbon atomları biz de dahil dünyadaki tüm canlıları meydana getiren moleküllerin temelidir. | Open Subtitles | ذرات الكاربون هي العمود الفقري للجزيئات التي تصنع كل شيء حي على الأرض |
Doktora her gittiğinde belirli moleküllerin ölçümü yapıldı ve bu ona hastalığın nasıl gittiği ve sıradaki yapılacak şey hakkında bilgi verdi. | TED | في كل مرة تذهبُ فيه إلى الطبيب، يفحصون جزيئات محددة التي تعطيهم معلومات عن حالتها السابقة وما هي الخطوة القادمة. |
Tıpkı bu videoda gördüğünüz gibi, her en üst düzey bir küyleye tekabül ediyor, her kütle de bir moleküle, böylece bu moleküllerin her birini seçerek yazılımda soruşturma yapabiliyor, parmak izinin neresinde olduğuna bakabiliyoruz. | TED | كما ترون في هذا الفيديو، تتطابق كل واحدة من تلك القمم مع كتلة، كل كتلة مع جزيء، ويمكننا استجواب البرنامج، عن طريق اختيار كلًا من تلك الجزيئات ، لمعرفة أماكن وجود هذه المواد على البصمات. |
Bu moleküllerin her ikisi de kesinlikle aynı yapı taşlarından oluşsa da birbirlerinden tamamen farklı olan iki maddedir ve vücudumuzda tamamen farklı etki gösterirler. | TED | حسنا، على الرغم من أن كل من هذه الجزيئات تتكون من نفس المكونات البنائية إلا أنهما مادتين مختلفتين تماماً ولديهما سلوكٌ مختلفٌ تماماً داخل أجسامنا |
Sadece gerkli moleküllerin oluşumu için değil, aynı zamanda bu moleküllerin gerekli yere götürülmesi için de bir çok enerji harcanır. | TED | لا تستهلك الكثير من الطاقة لصنع الجزيئات الضرورية فحسب، بل تأخذ أكثر لتجلبها حيث يجب أن تكون. |
Öncelikle, karbonhidratlar şeker ve parçalandığında şekere dönüşen moleküllerin dahil olduğu besin grubudur. | TED | أولا،الكربوهيدرات هي الفئة الغذائية للسكريات و الجزيئات التي يفككها جسمك لصنع السكريات |
Burada moleküllerin kilitli bir pozisyonda tutulmalarıyla, çözümlenmelerini, parçalanmalarını ve birleşmelerini önlediği düşünülür. | TED | من المعتقد أن هذا يثبّت هذه الجزيئات في موقعها بإحكام لمنعها من التفكك أو التحلل أو الاندماج معًا. |
moleküllerin yapılarının nasıl oluştuğunu gerçekten anlayan bir kimya kitabı hayal edin. | TED | تخيلوا كتب الكيمياء التي تقوم بفهم هيكل كيفية تشكل الجزيئات. |
Moleküller ısındığında ışık salınımı yapıyor ve ışığın rengi de moleküllerin ısısına göre değişiyor. | TED | تشع الجزيئات ضوءاً عندما تسخن، ولون الضوء يعتمد على درجة حرارة الجزيئات |
Bir ateş içindeki moleküllerin türü de alevlerin rengini etkileyen bir faktör. | TED | ونوع الجزيئات في الحريق يمكن أن يؤثر ايضاً على لون اللهيب. |
Yeni moleküllerin içinde birleşen bu küçük, muhteşem yaratıklar molekülleri daha küçük molekül ve atomlara bölüyorlar. | TED | تللك الكائنات الضئيلة المدهشة تفكّك الجزيئات إلى ذرات وجزيئات أصغر، تدخل فيما بعد في تركيب جزيئات جديدة. |
Amino asitler arasındaki kimyasal bağlar, bu uzun ipliksi moleküllerin, özgün üç boyutlu yapılara katlanmasına sebep olur. | TED | القوى الكيميائية بين الأحماض الأمينية تخلّف هذه الجزيئات القويّة الطويلة لتلتئم في أشكال فريدة وثلاثية الأبعاد. |
Bu mekanizmanın işleyiş şekli böyle. Bu moleküllerin, yani kırmızı üçgenler ile betimlediklerimizin, | TED | وهذه هي الطريقة التي تعمل بها. بعد ذلك ذهبنا بالنظر الى نوعية هذه الجزيئات |
Umarım, moleküllerin birbirine benzediğini fark edebiliyorsunuz. | TED | ما ارغب بان تشاهدوه هو ان هناك علاقه تربط الجزيئات ببعضها البعض |
Yani, moleküllerin daha iyi çalışması için o sistemleri hedef aldık. | TED | ولقد استهدفنا هذه الأنظمة كي نجعل الجزيئات تعمل بصوره افضل |
Bu, hidrofobik etkiyi ortadan kaldırır ve moleküllerin hareket etmelerini sağlar. | TED | هذا يقضي على تأثير كره الماء، ويعطي الجزيئات مساحة للتحرك. |
Ancak doğru moleküllerin onu koparacağı binlerce zayıf noktası vardır. | TED | ولكن لديها الآلاف والآلاف من نقاط الضعف حيث يمكن للجزيئات الصحيحة أن تفصلها عن بعضها. |
Arkasından, kuantum mekaniği atomlar ve moleküllerin içindeki olayları açıklayarak, garip ve belirsizliklerle dolu bir dünyayı gözler önüne serdi. | Open Subtitles | وميكانيكا الكم كشفت طرق العمل الداخلى للذرات والجزيئات, كاشفة عالم غريب ومجهول. |