muslukları kapatabilirsek oğullarınızı kan kaybından koruyabiliriz. | Open Subtitles | الآن إن تمكنا من إغلاق هذه الحنفيات فسوف نستطيع حماية طفليكما من النزيف. |
Geçen yıl muslukları açık bıraktınız, bütün yurdu boşaltmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | لقد تركتم الحنفيات تجري في السنة الماضية و كان علينا أن نخلي السكن بأكمله |
Bütün muslukları mı açıcaz yoksa birini mi? | Open Subtitles | أيجب أن نفتح كل الصنابير أم صنبور واحد فقط؟ |
Evet, bira muslukları ve buzlu bardaklar heryerde var. | Open Subtitles | - نعم، في أي مكان مع البيرة الصنابير والنظارات الباردة: |
Demek akan muslukları, açık kalmış çeşmeleri veya çağlayan ırmakları düşünmek seni rahatsız etmeyecek demek. | Open Subtitles | فهمت ، إذا لن أزعجك بجعلك ...تفكر عن صنابير مياه تسرب أو صنابير مياه مفتوحة أو أنهار متدافعة |
Ah, evet, deniz muslukları teknedeki suyu boşaltmak için kullanılan vanalardır ve denizin üzerindeyken mutlaka sıkıca kapalı tutulurlar. | Open Subtitles | البالوعات حسناً , البالوعات هى الصمامات التى تحافظ على إتزان القارب ودائماً ما تغلق بشدة عندما تكون طافية |
Benim geldiğim yerde yangın söndürme muslukları ve yaz hep el eledir. | Open Subtitles | حنفيات الإطفاء ووقت الصيف دائماً ما يأتيان معاً حيث نشأت |
Evet. Bütün gün muslukları kapattık. | Open Subtitles | كنا نقفل كل هذه الحنفيات حول المدينة |
Ben de muslukları kapattım. | Open Subtitles | اغلقت الحنفيات |
Haydi bütün muslukları açalım. | Open Subtitles | -هيا لنفتح جميع الصنابير ، هيا |
Lütfen muslukları günde en az iki kez çalıştır çünkü kış havası yüzünden borular patlayabilir. | Open Subtitles | "أرجوكِ تأكدي..." "أن تديري الصنابير على الأقل مرتين يومياً" "لأن جو الشتاء قد يسبب تشقق المواسير" |
Suyun damlama sesini duyunca yataktan kalkmış ve banyoya gidip bütün muslukları kapatmış, yatağına dönmüş. | Open Subtitles | ثم بدأت بسماع صوت القطرات ( دريب ، دريب ، دريب ) نهضت من على السرير و توجهّت للحمام و أحكمت كل الصنابير |
Kasabadaki yangın muslukları kırmızı kalacak. | Open Subtitles | ستبقى كل صنابير الإطفاء في البلدة حمراء |
"Yangın muslukları boyandı." | Open Subtitles | " تم طلاء صنابير ماء الإطفاء " |
Ah, evet, deniz muslukları teknedeki suyu boşaltmak için kullanılan vanalardır ve denizin üzerindeyken mutlaka sıkıca kapalı tutulurlar. | Open Subtitles | البالوعات حسناً , البالوعات هى الصمامات التى تحافظ على إتزان القارب ودائماً ما تغلق بشدة عندما تكون طافية |
Benimle birlikteyken yaşadığımız evin duvarları boyasız, muslukları akıtırdı. | Open Subtitles | المكان الذي إستعملنا أنا و هي للعيش كان فيه طلاء متقشر , حنفيات تقطر لكنه كان رائعاً |