mutlu olduğunu, doğum günü partileri verdiğini, her gün gülümsediğini ve arkadaşlarında yatıya kaldığını bileceğiz. | Open Subtitles | وسنعرف أنها سعيدة وتقيم حفلات عيد ميلادها تبتسم كل يوم ولديها كنزات صوفية |
- Evet, çocuğu olmadığı için çok mutlu olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | هل تحدثت سيدني يوما عن أن لها طفلا؟ نعم هي دائما كانت تقول أنها سعيدة لأنها لم تنجب أطفالا |
Yalnız olduğumuzda mutlu olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أرى أنك سعيد جداً عندما نكون بمفردنا. |
Seni çok mutlu olduğunu biliyorum hapisten kocanız dışında olması . | Open Subtitles | أعلم أنكِ سعيدة جداً أن زوجكِ خرج من السجن |
Aslında ne kadar mutlu olduğunu düşünüyordum | Open Subtitles | في الواقع، كنت أفكر يبدو أنك سعيدة جدا. |
Bana mutlu olduğunu ve kızıyla ne kadar gurur duyduğunu bilmesini istediğini söyledi. | Open Subtitles | وأخبرتني أنّها سعيدة وتريد أن تعرف ابنتها كم هي فخورة بها |
Evinden çıkartıldığı için mutlu olduğunu sanmıyorum | Open Subtitles | حَسناً، ُلا أعتقد أنه سعيد لخروجة من هذا الوكر |
Biri mutlu olduğunu söylerse, popom kaşınır. | Open Subtitles | عندما يخبرنى احدهم انه سعيد تبدأ مؤخرتى تؤلمنى. |
Açıkçası dürüst olmak gerekirse o kadar da mutlu olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | حسناً, لأكون صريح معك, لا أعتقد أنها سعيدة جداً. |
Rüyasını gerçeğe dönüştürüyor ve mutlu olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | إنها تعيش أحلامها ...إنها تعيش أحلامها وأنا أعلم أعلم أنها سعيدة |
Çünkü mutlu olduğunu o kadar çok umut ediyorum ki. | Open Subtitles | لأنني كنت آمل... كثيراً... أنها سعيدة... |
Ama bana mutlu olduğunu söyle, ben de sana seni affettiğimi. | Open Subtitles | ولكن أخبرنى أنك سعيد وسأخبرك أننى سامحتك |
Bir bebeğin olacağını duyduğunda aslında değilken, mutlu olduğunu söylemek uygun bir yalan mı sence? | Open Subtitles | لتقول أنك سعيد بأنك ستحظى بطفل بينما أنت لست كذلك ؟ |
Numara yapma, mutlu olduğunu biliyorum. Güzel kokuyor... iyi iş, Chisato. | Open Subtitles | لا تتظاهري، أعرف أنكِ سعيدة روائح زكية ... |
Tüm yaşamımda... en çok gurur duyduğum şey... benimle mutlu olduğunu bilmek. | Open Subtitles | الشيء الأهم الذي أفخر به في حياتي أنك سعيدة معي . |
Ric beni unuttuğundan beri mutlu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال (ريك) أنّها سعيدة بدوني منذ حذف ذكرياتها عنّي. |
mutlu olduğunu biliyorum ve tek istediğim de bu. | Open Subtitles | أعلم أنه سعيد وهذا كل ما كنت أريد من أي وقت مضى |
Bu konuda ben de mutlu değilim ama Ross mutlu olduğunu söylüyorsa duygularımızı kendimize saklamaya devam etmeliyiz. | Open Subtitles | لست سعيدا بهذا ايضا لكن ان كان روس يقول انه سعيد إذن علينا ابقاء مشاعرنا لأنفسنا |
Şarkıcı, onun karısı. Bu konuda çok mutlu olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | المغنية هي الزوجة، لا أتصور أنّها كانت سعيدة حيال ذلك. |
mutlu olduğunu söyler miydin, Emma? | Open Subtitles | أبإمكانك القول بأنك سعيدة يا(إيما)؟ |
mutlu olduğunu söylüyorsun. | Open Subtitles | {\pos(190,230)}... تقولين أنّكِ سعيدة |
Eski kocanın asla gözlerine bakmadın yada yeni karısıyla nasıl mutlu olduğunu görmedin. | Open Subtitles | بينما انت ابدا لم تري كم هو سعيد مع زوجته الجديدة |
Manastırda ne kadar mutlu olduğunu duyunca çok sevindim. | Open Subtitles | ويسرني أن أسمع عن مدى سعادتك في الدير |
Ne demek istediğini anlamamıştım o zaman ama babamın çok ama çok mutlu olduğunu görebiliyordum. | TED | لم أكن أعرف ما الذي يعنيه ! لكني كنت أستطيع أن أدرك أن والدي كان سعيد جداً جداً |
Ama ayrıca onları da gördüm, ve hayatının geri kalanı boyunca onlarla beraber, ne kadar mutlu olduğunu. | Open Subtitles | ولكن كما رأيت لهم، ورأيت كيف كنت سعيدا سيكون معهم |
Frazier üç milyon dolar ile mutlu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | فريزر" قال أنه سيكون سعيدا ً" |