Ancak tecrübelerime göre nüfuz elde etmek çoğunlukla sabır meselesidir. | Open Subtitles | ولكن النفوذ هى أمر يتطلب الصبر وهذا ما قد إكتشفته. |
Ziyadesiyle nüfuz sahibi olan müşterilerim malın ayın 28'inde Roma'da teslim edilmesini bekliyorlar yani bugünden itibaren 2 haftamız var. | Open Subtitles | زبائني قوم في منتهي النفوذ ويتوقعون أن يتم التسليم في روما يوم 28 بعد أسبوعين من الآن |
Bak, biraz kan kaybettin ama mermi çok fazla derine nüfuz etmemiş. | Open Subtitles | اصغ، لقد فقدت بعض الدماء ولكن الرصاصة لم تخترق إلى مدى بعيد.. |
Buna senin sayemde Beyaz Saray'da elde ettiğin nüfuz da dahil. | Open Subtitles | و الذي يترجم التأثير الذي لديك في البيت الأبيض من خلالي |
Ama bu düşük frekanslı seslenişler suya öylesine nüfuz eder ki su altında 4 kat hızlı yol alır ve çok daha uzağa gidebilir. | Open Subtitles | لكن هذه النداءات اللتى مادون سرعة الصوت لها إختراق مدهش تنتقل ابعد واسرع باربع مرات تحت الماء |
Şimdi gördüğünüz ise, uzak-UVC ışını bakterileri kusursuzca öldürürken cildimize nüfuz edemiyor. | TED | إن ما نشاهده الآن أن هذه الموجات ذات الطول الموجي القصير جيدة جدًا في قتل البكتيريا، ولكنها لا تستطيع اختراق الجلد. |
Doku, kas ve kemiğe nüfuz etmiş arkasında mükemmel bir silindirik delik bırakmış yanık. | Open Subtitles | حرقاً اخترق الأنسجة، العضلات، والعظام، وترك هذا الثقب الأسطوانيّ تماماً. |
FBI, nüfuz ticaretini araştırıyor. Hedeflerinizden biriyim. | Open Subtitles | المباحث الفيدراليّة تحقق في إستغلال النفوذ وأنا أحد أهدافك |
Nihayet Hooker ile biraz nüfuz elde etmişken bilimi bir uğraş olarak yeniden geliştirebiliriz dedik. | Open Subtitles | والأن.لأن هوكر وأنا أصبح لدينا أخيرا قدرا من النفوذ أصبح فى الأمكان أن نبدأ فى تصحيح مسار العلم كمهنة |
Yeteri kadar nüfuz ve ateş gücüyle seni kral ilan ettirebilirim. | Open Subtitles | بإمكاني أن أوفر لك بسهولة مع ما يكفي من النفوذ و قوة السلاح لتتويج نفسك كملك |
Mermilerimin o kalın kafana nihayet nüfuz etmeleri çok uzun sürdü. | Open Subtitles | أحتاج إلى الكثير من المرات حتى تخترق رصاصاتي أخيراً جمجمتك السميكة |
"Arkasına ve boynuna üst katman kaslara kadar derisinin derinliklerine nüfuz etmiş pek çok... metal parçalar". | Open Subtitles | شظايا متعددة للمعدن تخترق الجلد والأدمة عميقة كما التركيبة العضلية السطحية على مؤخرة الرقبة |
Tamam, biraz açalım, bakalım ne kadar nüfuz edeceğiz. | Open Subtitles | حسنا, دعنا نرفعها الآن لنرى كم يمكن أن تخترق |
Böyle yakışıklı bir bünyenin içinde nasıl olur da böyle kötü bir nüfuz yaşayabilir? | Open Subtitles | كَيْفَ مثل هذا التأثير السيءِ يَعِيشُ في مثل هذا الرزمةِ المُمتازةِ؟ |
Tahminimce sahip olduğunuz unsurlar ekonomik nüfuz ve cinsel şantaj. | Open Subtitles | أتصور أنهُ مزيج من التأثير الأقتصادى والأبتزاز الجنسى. |
Ve eğer meseleyle ilgilenmeye başlarlarsa ne kadar nüfuz kullanabilirler. | TED | ما مقدار الِثقل أو التأثير الذي يمكن أن يحضروه ليؤخذ في الإعتبار في حالة ما إذا إختاروا أن يعملوا علي المشكلة . |
Bildiğin gibi dişilik organı erkek organı nüfuz etmeden tek başına zevk almada yetersizdir. | Open Subtitles | العضو الأنثوي كما تعلم غير قادر على الشعور بالمتعة والذروة في أي شكل دونَ إختراق العضو الذكري |
Herhangi bir canlı organizma nüfuz ve nükleer asidofilik değişim çalışmalarını değerlendirmek olduğunu düşünün | Open Subtitles | تخيلي أنه يمكنك إختراق أي كائن حي وتقومي بعمل تغير حمضه النووي |
Moleküler buhar, nüfuz için biraz etkili olur. | Open Subtitles | البخار الجزيئي قد يكون صغيرة بما يكفي ل اختراق |
Tek gereken, tek konak hücreye nüfuz etmesiydi ama o saldırganca üredi ve başladıysa durduramazsınız. | Open Subtitles | فقط يحتاج إلى اختراق خلية واحدة من الجسم وسيعيد بناء نفسه مراراً ولا يمكن أيقافه حالما يبدأ عمله |
Eğer meteor tozu da son kata nüfuz ederse | Open Subtitles | و اذا غبار النيزك اخترق النهاية، |
Alt kata nüfuz etmek biraz zaman alacak, ama deneceğim. | Open Subtitles | سيستغرق الامر بعض الوقت لاختراق البناء و لكنني سأحاول |
(Ben böylece O (Tony nüfuz için değil birden fazla kıskançlık var - seksenli yıllarda artık, hiç kimse bir atılım, bana onu ver diyor | Open Subtitles | -لقد غيرته أكثر من مرة حتى لا يُخترق يا (توني ) لم نعد في الثمانينات، لا أحد يقول أختراق، أعطني اياه |
Tüm bu soruların temelinde tabiatın bir kuvveti yatıyor bizi çevreleyen, bize nüfuz eden ve galaksiyi bir arada tutan. | Open Subtitles | بجوهر كلّ هذه التساؤلات تكمنُ قوّة طبيعيّة تُحيط بنا, تخترقنا, وتربط أوصال المجرّة ببعضها. |