Kaderin seni o otobüse koymasının bir nedeni vardı. Erkek kardeşini bulabilmen için. | Open Subtitles | القدر وضعكِ في تلكَ الحافلة لسببٍ لقد كانَ لإيجادِ أخيكِ |
Sahte yerleşkenin orada olmasının bir nedeni vardı. | Open Subtitles | المُجمّع الزائف كان موجوداً هُنا لسببٍ وجيه. |
Alison'u öldürmek için nedeni vardı. | Open Subtitles | لقد كان لديه دافع ليتقل اليسون |
Belki bu herifin öldürmek için nedeni vardı. | Open Subtitles | ربما هذا الشخص لديه سببٌ يدفعه للقتل .. |
Fotoğrafa bakmasının bir nedeni vardı. | Open Subtitles | تطلع بهذه الصورة لسبباً. |
O sıraya girmemin bir nedeni vardı. | Open Subtitles | أنّ هنالِك سببٌ جعلني أقف في ذلك الطابور |
Arabanın çalınmasına bu kadar şaşırmamın tek nedeni vardı. | Open Subtitles | لقد كان هنالك سبب في دهشتي الشديدة بسرقة سيارتي |
Makul bir nedeni vardı. | Open Subtitles | لقد كان لديها سبب جيد (لقد كان عيد ميلاد السيد واجلز(قطها |
-Ve içlerinden yalnızca birinin iki yazının da ortadan kalkmasını istemek için bir nedeni vardı. | Open Subtitles | لكن فقط واحد منهم لديه سبب للرغبة في قتل القصتين |
Ancak yaptığımı yapmamın bir nedeni vardı bunu en iyi sen anlayabilirsin. | Open Subtitles | لكن هناك سبب لما فعلته.. واحد أظن بأنك بوضع خاص لكي تفهمه. |
- Bunu yapmasının bir nedeni vardı. | Open Subtitles | -هذا ليس خطأك. -كانت تملك سبباً لذلك! حقاً؟ |
İblis ruhu satmayı bırakmamın bir nedeni vardı. | Open Subtitles | توقفتُ عن تجارة أرواح الشياطين لسببٍ |
Gölde itiraf etmeni engellememin bir nedeni vardı. | Open Subtitles | لم أترككِ تعترفي عند البحيرة لسببٍ واحد |
Teğmen, bu mektuptan anlaşıldığına göre müvekkilinizin Santiago'yu öldürme nedeni vardı. | Open Subtitles | أيها الملازم هذا الخطاب يجعل الأمر يبدو و كأن موكلك لديه دافع لقتل (سانتياجو) |
İkisinin de Penny'nin ilaçlarını çalmak için nedeni vardı. | Open Subtitles | " كلاهما لديه دافع لسرقة عقاقير " بيني |
Burada olan herkesin, Lord Edgware'in ölümünü istemek için nedeni vardı. | Open Subtitles | كل شخص هنا لديه سببٌ ليتمنى الموت للورد (إدجوير) |
Oğlumun seni seçmesinin bir nedeni vardı. | Open Subtitles | ابني اختارك لسبباً ما |
Parker'ın babasının hapse girmesinin bir nedeni vardı. | Open Subtitles | والد (باركر) كان في السجن لسبباً. |
Seninle tanışmamın bir nedeni vardı. | Open Subtitles | أنّ هنالِك سببٌ لألتقي بك |
Belki kardeşinin öldürülmesinin başka bir nedeni vardı. | Open Subtitles | أو أنه كان هنالك سبب أخر جعل أخاك يُقتل |
- nedeni vardı. | Open Subtitles | هل كان لديها سبب ؟ |
Bunun anlamı, 14 yaşındaki bir çocuk ülkesinden gönderildiyse hayatında korkacak bir nedeni vardı. | Open Subtitles | هذا يعني أن فتى ذو 14 عامًا كان لديه سبب للخوف على حياته إن أُرسل لمنزله |
Hayırseverlik açık arttırmasının açık barı olmasının bir nedeni vardı. | Open Subtitles | هناك سبب و هو أنه مزاد خيري به حانة مفتوحة |
Bir nedeni vardı! | Open Subtitles | لكنها تملك سبباً! |