"neredeyse beni" - Traduction Turc en Arabe

• كدت أن
• لقد كدت
• لقد كاد
• كاد أن
• كادت أن
• وتكاد
• مع تخطيط
• لي تقريبا
• كنتَ على وشك
• أوشك على

Neredeyse beni öldürüyordun, ama hala yaşıyorum. Sen de beni öldürmediğin için mutlusundur.
بالكاد كدت أن تتسب بمقتلي ولكنني حي, وأنت سعيد بذالك

Neredeyse beni, bana çok şey sağlayacak "The New York Times" önünde aptal durumuna düşürüyordun.
كدت أن تستخف بي أمامهم وهذا شيء يثبت أنكَ شخص غير موثوقٍ به

Neredeyse beni kandırıyordun kızım, çünkü neredeyse gerçeği anlattın.
لقد كدت تجعلينى فى صفك, لأنك قلتى لى الحقيقة تقريبا

Gelirken Neredeyse beni korkutuyordu.
لقد كاد يسقطني في الطريق للداخل

Dr. Einstein Neredeyse beni ameliyat ediyordu.
. الدكتور آينشتين كاد أن يجرى لى جراحة من قبل

Benim oğlum bir sünepe olabilir ama onunkine dokunduğumda, Neredeyse beni öldürüyordu.
بامكاني أن أصفع ابني بقوة لكن عندما لمست ابنها كادت أن تقتلني

Çektiğin nurmara Neredeyse beni öldürüyordu.
كدت أن تتسبب بمقتلي بسبب مافعلته

Neredeyse beni inandırıyordun.
كدت أن تجعلني أصدق ذلك

Gel buraya! Neredeyse beni öldürecektin!
هيا لقد كدت أن تقتلني

Neredeyse beni düşürüyordun, fark ettin mi?
لقد كدت تفقدني هناك , هل تعرف ؟

Neredeyse beni öldürüyordun.
لقد كدت أن تقتلني

Nasıl olduğunu biliyorsun. Neredeyse beni ikiye bölecekti.
أنت تعرفينه لقد كاد أن يكسر ظهري

Neredeyse beni de öldürüyordu.
لقد كاد أن يقتلني

Bunun yüzünden babam Neredeyse beni Almanya'ya geri yolluyordu.
لا تخبري أباكِ فقد كاد أن يعيدني لألمانيا بسبب هذا الفستان

Bu piç kurusu üç arkadaşımı öldürdü. Neredeyse beni de öldürüyordu.
هذا الحقير قتل ثلاثة من أصدقائي وتقريباً كاد أن يقتلني

Kahve koması Neredeyse beni öldürüyordu.
رغبتي في القهوة كادت أن تقتلني

.. Neredeyse beni öldürecektin.. Şuraya uzanırsın.
وتكاد تقتلنا لنصل هنا

Benim büyük sorunum Neredeyse beni de vuran, silah delisi manyak bir herifle.
لدي مشكلة كبيرة مع تخطيط هذا الرجل المجنون ، كلنا كنا معرضين للقتل

Mr. Whitman' a kötü hissettiğini söyledim, Neredeyse beni boğacaktı.
وقال السيد ويتمان أن شعرت سيئة, لأنه خنق لي تقريبا.

Neredeyse beni etkilemiştin, çocuk.
. كنتَ على وشك الإيقاع بي , يا طفل

Lahana ve kırmızı biber Neredeyse beni öldürüyordu.
ذلك الملفوف بالفلفل أوشك على قتلي!