Evden ayrıldığınız zamanlar, nereye gittiğiniz, nerede yediğiniz, işlerinizle ilgili notlar... | Open Subtitles | ملاحظات مهووسة, متى تغادر المنزل اين تذهب , مع من تتحدث |
Bir blok ötede park ettiği arabasında keşif fotoğrafları ve notlar bulduk. | Open Subtitles | وجدنا صور مراقبة و ملاحظات مكتوبة في سيارته، متوقفة على بعد شارع. |
notlar yavaşça, oğlumun okumayı öğrendikten sonrası için tasarlanan bir mektuba dönüştü. | TED | تحولت الملاحظات شيئاً فشيئاً إلى رسالة مخصصة لابني بمجرد أن يتعلم القراءة. |
Ancak çizerek güzel notlar aldım... ...ve Murray Gell-Mann'in konuşmasında müthiş bir soğan çizdim. | TED | ولكني أخذت بعض الملاحظات الجميلة للرسومات ولدي بصل رائع أخذته من نقاش موراي جيل مان. |
Kayıtlara bir bakalım derslere girdiğim zaman örnek gösterilecek notlar alıyorum. | Open Subtitles | وسيوضح هذا الأمر عندما أحضر محاضرة كنت أحصل على درجات نموذجية |
Ama her zaman harika notlar alıyor. Gerçekten bir dahi olmalı. | Open Subtitles | مع ذلك هو دائماً يأخذ علامات جيدة لابد انه عبقري حقاً |
Tıptan başka konu konuşmayalım diye yanımda notlar getirdim ama bana devamlı kişisel sorular soruyor ve kartlarım bitmek üzere. | Open Subtitles | لقد جلبت ملاحظات لأتمكن من إبقاء الحوار حول الطب، لكنها تستمر في سؤالي تلك الأسئلة الشخصية، ولقد نفذت مني البطاقات. |
Dean Ornish: "Önceleri uzun bir süre defterlere notlar yazdım. | TED | دين أورنيش : في البداية بدأت بكتابة ما اريد على دفتر ملاحظات |
Bazıları, bir dahaki sefere daha başarılı olabilmek için ne yapabileceğini soran notlar gönderiyorlar. | TED | وبعضهم يرسل ملاحظات سائلين عما يمكن فعله حتى يصبحوا أكثر نجاحًا في المرة القادمة. |
Birçok kez sıra bana geldi, karanlık ile ringde bayağı round yaşadım, güzel notlar aldım. | TED | كانت لدي فرص كثيرة للقيام بشيء ما، والكثير لأنجح به وسط هذا الظلام، مع أخذ ملاحظات جيدة. |
Robota mesaj iliştiremeyeceksiniz veya süper güçlü alaşım gövdesine notlar kazıyamayacaksınız. | TED | لن تتمكن من إرفاق الرسائل إلى الروبوت أو تخدش ملاحظات على جسمه المعدني فائق القوة |
Onu bilgi almak için sıkıştırdım, Aklımda, yazmayı planladığım hikaye için notlar karalıyordum. | TED | سآخذ منه بعض المعلومات كنت اكتب بعض الملاحظات في ذهني للقصص التي انوي كتابتها |
Kırılan kişilerden bazıları bana yakınan notlar gönderiyorlar. | TED | فبعض من يشعر بخيبة الأمل يرسلون لي الملاحظات والشكاوى. |
Bu yüzden önümdeki 17 dakika boyunca çok fazla sızlanma ve sövmeyi önlemek için bazı notlar almak zorundaydım. | TED | لهذا كان عليّ تدوين بعض الملاحظات حتى أتجنّب الكثير من اللّعن والزمجرة خلال الدقائق17 الآتية. |
Böyle bu bizi egzersizimizin ikinci kısmına getiriyor, nasıl tost yapıldığına; fakat bu defa yapışkan notlar veya kartlarla. | TED | هذا يحيلنا إلى القسم الثاني من التمرين المتمثل بكيفية تحميص الخبز، لكن الآن بواسطة الملاحظات اللاصقة أو البطاقات. |
Direktör gözden geçirirken, birtakım güzel sözler duymayı bekler, ama genelde bazı notlar ve düzeltmeler alırsınız. | TED | عند مراجعة المخرج لعملك، تتمنى لو تتلقى بعض الكلمات الطيبة ثم ، عموما، بعض الملاحظات والاصلاحات. |
Sıkı çalışıp yüksek notlar alırsan, belki babam sana para verir. | Open Subtitles | ربما لو اجتهدت بالمذاكرة وحصلت على درجات جيدة سيمنحك أبي المال |
O hiç iyi notlar almazdı, ama zaten umurunda da olmazdı. | Open Subtitles | هو أبداً لا يَحْصلُ على درجات جيدة لكن دائماً لا يَهتمُّ. |
başarının görünüş şeklini değiştiriyorsunuz. İyi notlar aldınız, şimdiyse daha iyi notlar almalısınız, | TED | تغير في الحال مفهومك للنجاح. حصلت على علامات جيده ,الآن يجب عليك الحصول على علامات أفضل |
Şansına küs. Nasıl notlar gerekli haberin var mı? | Open Subtitles | مستحيل هل تعلمين كم العلامات المطلوبه لذلك ؟ |
Oraya buraya küçük notlar bırakmalar... Yastığımın altına, buzdolabının içine... | Open Subtitles | ملحوظات لطيفة صغيرة أسف وسادتي و في الثلاجة |
Aralarında, havuzlardaki suyla ilgili notlar vardı. | Open Subtitles | ثم كانت هناك مذكرات حول أحواض التخزين ومياهها |
Çünkü şimdi şunları yaşıyorum... ürpertici küçük bir kız tüm gün bana gözünü dikiyor... dolabıma kalp şeklinde notlar yapıştırıyor. | Open Subtitles | لأنني الأن حصلت على هذا... الفتاة المُخيفة الصغيرة التي تراقب جوحل طوال النهار... قسمت على شكل مُلاحظات في خزانتي. |
Benden daha iyi bir okula gitmişsin. Daha yüksek notlar almışsın. | Open Subtitles | ذهبت إذاً إلى جامعة أفضل مني وحصلت على تقديرات أعلى مني |
Elimize sayfalarca notlar geçti ve liderlerimizin yaptıklarında bir motif ve metod var mı diye analiz yaptık. | TED | وانتهينا بملاحظات ميدانية هائلة قمنا بتحليلها وبحثنا فيها عن أنماط |
Elbette canım. İyi notlar alıp sıkı çalışırsan ve bu işte başarılı olacağını düşünürsen niye olmasın? | Open Subtitles | بالطبعِ يا عزيزتي, في حال حصولكِ على درجاتٍ وتقديراتٍ عالية |
Kocam seyahatimiz hakkında notlar almak istiyor. | Open Subtitles | زوجي يريد تَسجيل المُلاحظاتِ الجميلةِ في سفريتِنا. |
Evet, buluşabilmemiz için hayır kurumu mağazasının tuğlalarının arasındaki deliklere sıkıştırılmış notlar bırakırdı. | TED | وكان يترك لي بعض المذكرات محشورة داخل جحرفي الحائط الواقع آخر المتجر الخيري هكذا كنا نلتقي. |
Bu notlar görüşmeleri başlatmak için bir basamak sadece. | Open Subtitles | لذلك هذه الدرجات تُعتبر نُقطة جيّدة لبدء المفاوضات |