o ana kadar, Bassam, Nazi Soykırımının bir efsane olduğunu sanıyordu. | TED | حتى تلك اللحظة فكر بسام أن الهولوكوست كان في الغالب أسطورة. |
Biliyor musun, bileğinin burkulduğu o ana geri gitmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | تعرفين انا احاول ان اتذكر تلك اللحظة عندما التوى كاحلها |
İşte, o ana kadar bu fotoğrafların bu insanların kişisel kayıplarının ne kadar büyük bir bölümünü oluşturduğunu fark edememiştim. | TED | الآن، لم أكن قد أدركت قبل تلك اللحظة أن هذه الصور كانت جزءا كبيرا من الخسارة الشخصية التي أحس بها هؤلاء الناس. |
İki hafta önce bana Steve ile birlikte olma şansını kaçırdığın o ana dönebilsen dönmek isteyeceğini ve onu bırakmayacağını düşündüğünü söylemiştin. | Open Subtitles | منذ أسبوعين قلت لي أنّكِ تتسائلين إن كنتِ قد أضعتِ فرصتكِ مع ستيف وأردتِ العودة لتلك اللحظة |
o ana kadar gördüğümüz her şey, Judith'in yaptığı her şey, tanıklık ettiğimiz her şey, o geldikten sonra yaşananlarla kıyaslanamazdı bile. | Open Subtitles | كل ما شهدناه لتلك اللحظة كل ما فعلته جوديث ورأيناه بأعيننا بالكاد يمكننا مقارنته بما حصل بعد وصوله |
Eğer yarışmayı tamamlamayı başaramazsanız, Oyun sona erer ve her şeyi kaybedersiniz o ana kadar kazandığınız para da dahil. | Open Subtitles | إن فشلت في إكمال أي تحدي ستنتهي اللعبة. وستخسر كل شيء. بما في ذلك المال الذي ربحته قبل تلك النقطة. |
o ana güç vermek için, kalplerini..., ...bir araya getirerek dokunacaklar. | Open Subtitles | سيتصلون معاً على قلب إمرأة واحدة لجلب القوة فى نفس اللحظة |
Tek gecelik başarı hikayeniz, o ana kadar hayatınızda yaptığınız her şeyin bir sonucudur. | TED | النجاح بين عشية وضحاها هو دائما نتيجة لكل شيء قمت به في حياتك حتى تلك اللحظة. |
O kadar iyiydi ki, o ana kadar gerçek bir foie gras yemedeğimi düşünüyorum. | TED | وفي تلك اللحظة حقا لم أكن اكلت فطيرة اوز في حياتي |
o ana kadar bir kadın tarafından sevilmenin güzelliğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أفكر حتى تلك اللحظة كم هو جميل أن تحبنى أمرأة واحدة |
o ana anladım ki, bu çocuk bir kadın delisiydi. | Open Subtitles | وقد تيقتنت فى تلك اللحظة أن هذا الصبي عنده هوس بالشقراوات |
o ana dönememek seni çok öfkelendirmiştir. | Open Subtitles | أنّكِ لا تملكين تلك اللحظة لعيشها مجددا. |
Lağımdaki o ana kadar bilmiyordum. | Open Subtitles | ولكنه لم يكن واضحا بالنسبة لي حتى تلك اللحظة في المجاري |
O günlerde her şey tepetaklak olmuştu Freddy ve o ana geri dönmek istemiyorum. | Open Subtitles | مدن تسقط وأخرى ترتفع في تلك الأيام, فريدي. وأنا لا أريد أن أعود إلى تلك اللحظة. |
Görüntüyü kesmediğimiz sürece, izleyicinin olduğu gibi izlemesine izin verirsek izleyiciler kendilerini o ana ve mekana daha yakın hisseder diye düşündüm. | TED | فينسنت: فكرتي هي ما دام أننا لا نقوم بالقطع كثيرا بما أننا نترك المشاهد ليرى فإن الكثير و الكثير من المشاهدين سيشعرون بالقرب سيشعرون بالقرب من اللحظة لتلك اللحظة و ذلك المكان. |
o ana geri dönebilseydim keşke. | Open Subtitles | لوكانبإمكانيأناعود لتلك اللحظة.. |
o ana dair hiçbir anım yok. | Open Subtitles | ليس لدي ذاكرة لتلك اللحظة على الإطلاق |
Sorunu çözmenin aciliyeti arttıkça ve veriler, ya da sonuçlar alınmaya başlandıkça "Büyük Masa"nın önerdiği çözümün o ana en uygun çözüm olduğu anlaşıldı. | TED | وبما أن الحاجة للحل أصبحت أكثر إلحاحًا وبما أن البيانات بدأت في الدخول، أصبح واضحًا تمامًا أن حل "الطاولة الكبيرة" كان هو الحل المناسب لتلك اللحظة. |
Evet, o ana hemen direk olarak, gidebilmeyi umardım, Biliyor musun? | Open Subtitles | حسنا, أتمنى فقط لو كان بإمكاننا، أن نسرع إلى الأمام إلى تلك النقطة, تعلمين؟ |
o ana kadar herşey yolunda gidiyormuş ama sonra bir anda herşey kontrolden çıkmış. | Open Subtitles | فى فندق ضيعة بيفيرلي الإقطاعية. حتى تلك النقطة ...جميع الأطراف تتفق لكن للتناقضات البسيطة .... |
Ve onun, kendi vücudumla onunkini ayırt edemediğim o ana takıntısı vardı. | TED | كان ينتابها الهوس في نفس اللحظة عندما لا أكون قادرة على معرفة الفرق بين جسدها وجسدي. |