Her şey O yerden iyidir. Bayat fıstıklar ve sulandırılmış likör. | Open Subtitles | أي مكان أفضل من ذاك المكان الفستق الفاسد , والمشروبات الكحولية الفاسدة |
Ama O yerden bir saatliğine de olsa çıkabilmek iyi hissettiriyor. | Open Subtitles | لكنه شعور جيد أن أخرج من ذاك المكان حتى ولو لساعة على الأقل |
O yerden gitmemiz için bana arka çıktığın için teşekkür ederim. | Open Subtitles | أشكرك لأنّك اقنعتَ الآخرين بمغادرة ذاك المكان |
Yaşadığı O yerden kaçması için birçok sebebi vardı. | Open Subtitles | لديها سبب وجيه للهرب من ذلك البيت. |
Yaşadığı O yerden kaçması için birçok sebebi vardı. | Open Subtitles | لديها سبب وجيه للهرب من ذلك البيت |
Üstümde kıyafetlerim ve kamera çantasıyla O yerden kaçmayı gerçekten iyi becerdim. | Open Subtitles | تمكّنت من الخروج من ذلك المكان ومعي فقط ملابسي وحقيبتي وحقيبة الكاميرا |
Oh, ben... O yerden yıllar önce kurtuldum. | Open Subtitles | أنا... لقد تخلّصت من ذلك المكان قبل سنين |
Slovakya'da ki O yerden bahset bize. | Open Subtitles | أخبرنا عن ذلك المكان الذي ذكرته في سلوفاكيا |
Ama O yerden sorumlu başka biri yok. | Open Subtitles | ولكنه المسؤول عن ذلك المكان. |
Çünkü eğer kaçarsa, O yerden uzaklaşırsa, belki o zaman yeni bir yaşam kurabilirim diye düşünürdü Tip. | Open Subtitles | لأن (تيب) ظن أنه لو هرب بعيداً إذا أبتعد عن ذاك المكان إذن ربما يمكنه أن يجد حياة |
Ben sadece O yerden çıkabilsin diye bir aracıydım. | Open Subtitles | لقد كنت فقط تلك... حجر الرصيف لكي تستطيع أن تخرج من ذلك المكان |
O yerden uzak durun. | Open Subtitles | ابتعدا عن ذلك المكان |