ocakta pişen yemeği unuttuk. | Open Subtitles | حسناً يا مارثا ، يجب ألا ندع ما . على الموقد حتى يغلى بزيادة |
ocakta, ateşi hep harlı tutarız. Böylece goriller onu kıpırdatmak istemez. | Open Subtitles | فى هذا الموقد , ستبقى النار مشتعلة دائماً بهذة الطريقة , لن يستطيع الألمان تحريكها |
Mutfakta ocakta pişen akşam yemeğinin kokusunu duyabilecekleri normal bir ev istiyorlar. | TED | أرادوا أن يعيشوا في منزل طبيعي حيث يشمون رائحة العشاء في الفرن في المطبخ |
Üç ayağı vardı. Daha koşuyordur kesin. Çayın ocakta oğlum. | Open Subtitles | إن لديه ثلاثة سيقان, وهو ما يزال يجري على الاغلب الشاي الخاص بك فوق الفرن, بُني |
Üzülmeyin. Gelecek dönem ocakta başlıyor. | Open Subtitles | حسناً، لا مشكلة، أعني أن الفصل الدراسي القادم يبدأ في يناير أو |
Biraz kahvemiz ve ocakta yemek var,istersen | Open Subtitles | لدينا قهوة وبعض الحبوب على الموقد اذا كنت ترغب |
Tamam. İstersen ocakta sıcak kahve var. | Open Subtitles | حسنا، هناك قهوة ساخنة على الموقد إن كنت تريد تناولها |
Haydi, ocakta yemek var. Tatlım, gelecek misin? | Open Subtitles | هيا, العشاء على الموقد أتريد أن تأتي يا عزيزي؟ |
- Eğer ocakta pişiriyorsan bu yeni sevgilinin yatakta Richard'dan daha iyi olduğu anlamına mı gelir? | Open Subtitles | إذا كنت تطبخين على الموقد هل يعني ان صديقك الجديد افضل من ريتشارد؟ |
Acıkırsanız ocakta tatlı patates bisküvitinden var. May'in spesyalindendir. | Open Subtitles | إذا ما جعتما ، يوجد بعض من بسكويت البطاطا الحلوه على الموقد ، انهم من اختصاص ماي |
Gözlemeler ocakta gerisini sen kendin hallet. | Open Subtitles | هناك فطائر الحبوب على الموقد. اذهب وساعد نفسك |
Bu borularda kaçak varsa ve gaz içinde birikirse ocakta patlamaya hazır bir bomba haline gelir. | Open Subtitles | عندما يحدث تسرب في احد الامدادات فان الغاز يزداد بداخله وكان الفرن يقع هناك.. مثل قنبله مستعده للإنفجار |
Bu borularda kaçak varsa ve gaz içinde birikirse ocakta patlamaya hazır bir bomba haline gelir. | Open Subtitles | عندما يحدث تسرب في احد الامدادات فان الغاز يزداد بداخله وكان الفرن يقع هناك.. مثل قنبله مستعده للإنفجار |
ocakta kurabiyem var ama istersen sen içeri gelebilirsin. | Open Subtitles | لدي شيء في الفرن لكنّ يمكنك الدخول إن أردتِ |
Ama madem aşağıya iniyoruz, bu şeyi ocakta yakıyoruz. | Open Subtitles | ولكن إن كنا سننزل إلى هنا فلسوف نحرق ذلك الشئ في الفرن |
Beyaz Saray'a ocakta kim gelecek olursa olsun Doyle'un boru hattının hiç ilerleme şansı yok. | Open Subtitles | خط بترول دويل ليس لديه فرصة بصرف النظر عن الرئيس المنتخب في يناير لقادم |
ocakta kömür küreyeceğim, anne. Onları giyeceğimi pek sanmıyorum. | Open Subtitles | سأكون التقط الفحم في فرن يا امي لا اعتقد انني سأرتديهم |
- Aynı uçak, 3 ocakta bizi geri getirecek. | Open Subtitles | أنتظر دقيقة ونفس الطائرة ستعيدنا في الثالث من كانون الثاني |
ocakta bütün sekizinci sınıfları kapsayacak şekilde genişletebilirdik. | Open Subtitles | بحلول جانفي بوسعنا التوسّع بأربعة فصول لتغطية الصف الثامن بأكمله |
Nasıl bir budala başında durmadan yağlı tavayı ocakta bırakır? | Open Subtitles | أية أحمق يضع مقلاة مليئة بالزيت على موقد بدون متابعه؟ |
Kamp yapmadık. Ama ocakta Montreal'deydik. | Open Subtitles | لا تخييم لكنّنا كنّا في (مونتريال) يناير الماضي |
Mahkeme günü belirlendi. Bugün duydum. 9 ocakta. | Open Subtitles | لقد حددوا موعد للقضية لقد عرفت الموعد للتو أنه فى التاسع من يناير |
ocakta bir şey mi unuttun? Ben mi? | Open Subtitles | هل تركتي شيئا على النار ثانية ؟ |