| Bu fotoğrafa bayılıyorum, çünkü bu başkasının odası ve bu ise onun. | TED | أنا أحب هذه الصورة ، لأن هذه غرفة شخص آخر وهذه غرفته. |
| Yatak odası duvarımda asılı dev bir timsah posteri var. | TED | كان لدي ملصق ضخم معلق لتمساح على جدار غرفة نومي. |
| Ben de seni aramak üzereydim. Oturma odası duvarın için özür dilerim. | Open Subtitles | كنت على وشك أن أتصل بك، أنا آسف على جدار غرفة الجلوس |
| Mesela bu oda da çok güzel bir bebek odası olabilir. | Open Subtitles | الآن هذه الغرفةِ على سبيل المثال ممكن تعملوها غرفة أطفال رائعة |
| Burası da ana salon. Burayı büyük bir oturma odası yaptırıyoruz. | Open Subtitles | هذه هى القاعة الرئيسية نحن عندنا غرفة جلوس واحدة و كبيرة |
| Ve burası, eskiden çocuk odası ve kahyanın odasıydı, şimdiyse senin yeni odan! | Open Subtitles | وهذة الغرفة كانت فيما سبق غرفة المربية ومن ثمّ المعلمة هى الآن غرفتك |
| Tamam, oturma odası erkek oda olarak kalsın olur mu? | Open Subtitles | يجب أن تدل غرفة الجلوس على أنه منزل رجال, حسناً؟ |
| Yatak odası. Yeni bir şilte koyduk. Gerçekten rahat olmalı. | Open Subtitles | غرفة النوم أين يوجد فراش جديد نتمنى أن يكون مريحاً |
| Her Kahin'in kendi yatak odası, TV'si ve ağırlık odası var. | Open Subtitles | كلّ واحد من المتنبئين لدية غرفة نوم وغرفة إنتظار و تلفزيون |
| Bilirsin, manzaralı, güzel bir otel odası, belki bir havuz. | Open Subtitles | ، بعض غرفة الفندق اللطيفة ومنظر جميل، لربّما حمام سباحة. |
| Bilirsin, manzaralı, güzel bir otel odası, belki bir havuz. | Open Subtitles | ، بعض غرفة الفندق اللطيفة ومنظر جميل، لربّما حمام سباحة. |
| Seninle sorgu odası dışında konuştuğumuzun tek kanıtı o kasetti. | Open Subtitles | هذا الشريط كان الإثبات الوحيد اننا تحدثنا خارج غرفة التحقيقات |
| Sırlar odası'na nasıl girileceğini biliyordur. Bu da bir başlangıç. | Open Subtitles | فلابد أن يعرف كيف الدخول إلى غرفة الأسرار وهذه بداية |
| Yatak odası penceresinin önünde ayak izi, arabada da iç çamaşırı bulunmuştu. | Open Subtitles | أيضاً وجدنا طبعة حذائه خارج نافذة غرفة النوم وثيابها الداخلية في سيارته |
| Bana mı öyle geliyor, yoksa bu yatak odası insanı ürpertiyor mu? | Open Subtitles | هل لي فقط، أو هو هذا غرفة نوم نوع من إعطائك تزحف؟ |
| Kalacak yer arayan öğrencilerle, çocukları evden ayrılmış fazla odası olan aileleri buluşturuyorlar. | TED | هم يربطون الطلاب الذين يحتاجون مكان للإقامة مع بيوت فارغة تضم غرف إضافية. |
| Burası yatak odası şeklinde yapılmış bir çeşit oturma odası. | Open Subtitles | إنها نوع ما حجرة معيشة و نوم في نفس الوقت |
| Eğer odası o tarafta olsaydı, çok etkileyici bir bırakış olabilirdi. | Open Subtitles | ذاك سيكون خروجاً مثيراً جداً لو كانت غرفتها أسفل تلك القاعة |
| Evet, o başka bir yatak odası gerekiyordu kötü, olsa bile. | Open Subtitles | أجل ، حتى لو كان شرير مازلنا سنحتاج لغرفة نوم أخرى |
| "18. yüzyılda yapılan Belediye binası, merdivenleri ve kabul odası. | Open Subtitles | قاعة المدينة من القرن الثامن عشر بالسلم وغرفة الإستقبال المربعة |
| Evet, bizim ekibin odası gibi ama ekip benim ve oda yok. | Open Subtitles | إنه مثل مكاتب للفريق إلا أنني أنا هو الفريق وأنا دون مكتب. |
| Kontrol paneli şu koşulları sağlayabilen en üst kattaki odada resmin arkasında: Tek odaya açılan kontrol paneli odası hariç her odada başka odalara açılan tam üç kapı var, koridorlar yok, merdivenleri de saymayın. | TED | في أعلى طابق تنطبق عليه الشروط الآتية: كل غرفة لها ثلاثة أبواب متصلة بالغرف الأخرى على نفس الطابق، ماعدا الغرفة التي تحوي لوحة التحكم، فهي متصلة بغرفة واحدة فقط، ليس هنالك ممرات، و تجاهل الدرج. |
| Balayı odası. - Kiva. - Bekle. | Open Subtitles | في جناح شهر العسل مالذي أخبرتك عن التدخين؟ |
| Ev bütün yatak odalarını silmiş. Size bir yatak odası yapmalıyım. | Open Subtitles | لقد قام المنزل بحذف كل الغرف سأعد لكما غرفة نوم جديدة |
| Orası yatak odası. Ama orada hiç bir şey olmadı. | Open Subtitles | تلك غرفةُ النوم، لكن لا شيءَ حَدثَ أبداً في هناك. |
| Şimdi efendinin yatak odası nerede? | Open Subtitles | الآن ، أين غُرفة النوم الرئيسية تلك ؟ |