Doğru olanı yapmak için o kadar endişeleniyorsun ki, bunu göremiyorsun. | Open Subtitles | قلق للغاية بشأن القيام بالشيء الصحيح، حتى أنك لا ترى الأمر |
Sizinle doğru olanı yapmak hakkında konuşmaktan nefret ediyorum. Bunu yapmak kolay kısmı. | Open Subtitles | كمْ أكره مُحادثتكِ حيال فعل الأمر الصائب، فإنّ فعل ذلك هُو الجُزء الأسهل. |
Doğru olanı yapmak istiyorum. Evlenmek istiyoruz, efendim. | Open Subtitles | أنا ، أنا أريد أن أفعل الشيء الصحيح نحن نريد أن نتزوج ، يا سيدي |
Seni tanıyorum düşünüyorum, ben biliyorum bu yüzden derinlerde istiyorsun doğru olanı yapmak ve onları hastaneye onu atalım. | Open Subtitles | أنا أعتقد أنك تعرف هدا لهذا السبب أعلم أنك بالداخل تريد أن تفعل الشيء الصحيح . و سوف تدعهم يأخذوه إلى المشفى |
Evi satın aldığınız fiyata geri satıp evin asıl sahibine iadesini sağlayarak doğru olanı yapmak istemiyorsunuz. | Open Subtitles | أنت لا تريد فعل الشيء الصحيح وهو بيع هذا المنزل إلى البلدية لتسترجع صاحبة المنزل منزلها |
Çünkü doğru olanı yapmak için irade gerekliydi. | TED | فهو يأخذ بالإرادة لفعل الشيء الصحيح. |
Aileme söyleyin, doğru olanı yapmak istiyorum ve içim rahat. | Open Subtitles | أخبر ناسى أننى أردت أن أفعل لهم شيئاً صحيحاً وأننى أتيت السلام إلى الجميع |
Ama illa doğru olanı yapmak zorundaydın. | Open Subtitles | ولكن عليك القيام بالشيء الصحيح |
Doğru olanı yapmak istediğini biliyorum. | Open Subtitles | وأعرف بأنك تريد القيام بالشيء الصواب |
Doğru olanı yapmak seçti | Open Subtitles | اختاروا القيام بالشيء الصح |
Muhtemelen bir dizi nedeni olduğunu düşünüyorum ama en önemli olanı doğru olanı yapmak istemesi. | Open Subtitles | الحمل. أعتقد أنّ هناك على الأرجح عدد من الأسباب، لكن السبب الرئيسي هُو أنّه يُريد فعل الأمر الصائب. |
Benim makamımda, önemli olan akılcı olanı yapmak değil doğru olduğunu düşündüğünü yapmaktır. | Open Subtitles | في مكتبي ، انه ليس حول فعل الحركة الذكية انه حول فعل الأمر الصائب |
Yerel futbol kahramanı Jake Harrow az önce doğru olanı yapmak için her şeyini ortaya koydu. | Open Subtitles | بطلكُرةالقدمالمحلى"جيك هارو" . وضعالأمورفى نصابها، و فعل الأمر الصائب. |
Doğru olanı yapmak istemiştim. | Open Subtitles | فقط أحاول أن أفعل الشيء الصحيح |
Ben doğru olanı yapmak değilse , | Open Subtitles | إذا لم أكن أفعل الشيء الصحيح |
Sana karşılık vermeyeceğim, çünkü doğru olanı yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا لن أتقاتل معك لأنك تريد أن تفعل الشيء الصواب |
Eğer bir adam, sen doğru olanı yapmak, | Open Subtitles | كنت أن رجل، كنت تفعل الشيء الصحيح، |
Doğru olanı yapmak istiyormuş. Aynen böyle söyledi. | Open Subtitles | هي تريد فعل الشيء الذي يدعوا للفخر تلك هي كلماتها |
Belki de bunu anlayamayacak kadar gençsin Ajan Aubrey ancak doğru olanı yapmak çok nadiren kolay olanı yapmakla aynıdır. | Open Subtitles | مم ربما أنت فقط أصغر من أن تفهم هذا عميل أوبري لفعل الشيئ الصحيح نادراً ما يكون نفس فعل الشيء السهل |
Doğru olanı yapmak adına kendini özgür bıraktığın yere. | Open Subtitles | وتحررون أنفسكم لفعل الشيء الصحيح |
Aileme söyleyin, doğru olanı yapmak istiyorum ve içim rahat. | Open Subtitles | أخبر ناسى أننى أردت أن أفعل لهم شيئاً صحيحاً وأننى أتيت السلام إلى الجميع |
Aradıktan sonra, seninle buluşmak... ve sana doğru olanı yapmak için bir şans vermek istedim. | Open Subtitles | بعد أن إتصلت أردت أن أقابلك وأعطيك الفرصة لتقوم بالعمل الصحيح |
Çocuğun için doğru olanı yapmak her zaman yüzlerini güldürmüyor. | Open Subtitles | فعل ما هو في صالح أطفالك لا يعني أن تجعلهم دوماً سُعداء |
Hiçbir zaman doğru olanı yapmak için geç değildir. | Open Subtitles | الوقت ليس متأخراً ابداً للقيام بالأمر الصحيح |
Doğru olanı yapmak zor bir iştir... ama neyin doğru olduğunu bilmek genellikle çok zor değildir. | Open Subtitles | يكون القيام بالأمر معقداً أحياناً, ولكن معرفة الصواب عادة لا تكون صعبة |
Bak, doğru olanı yapmak istediğini biliyorum. | Open Subtitles | انظر اعلم انك تود القيام بالشئ الصحيح |