Ama sonunda sizi; yeniden düşünmeniz, risk almanız ve demokrasinin küresel evrimi olarak gördüğüm şeye dahil olmanız için teşvik edeceğim. | TED | ولكنني في النهاية سأحثكم على التفكير والمخاطرة بالانضمام في ما أعتبره تطورا ًعالمياً للديمقراطية |
Mark Twain, benim bilişsel bilimlerin temel sorunlarından biri olarak gördüğüm şeyi tek bir espriyle özetledi. | TED | لخص مارك توين ما أعتبره أنا إحدى المشاكل الأساسية بالعلوم الإدراكية بروح دعابية فريدة. |
Açıkçası arkadaşım olarak gördüğüm birinden böyle imalı sözler duymak beni oldukça kızdırdı. | Open Subtitles | وبصراحة، فإنني أشعر بالإنزعاج الشديد لهذا النوع من التلميحات.. من شخص ما كنت أعتبره صديقاً لي يوماً ما. |
Son on yılın en büyük şansı olarak gördüğüm bir tüyo var elimde, Texas | Open Subtitles | إنها ليست مباراة أنا أسميها حظ لعشر سنوات |
Önüne çıkan her teklife atladı ve onun imzası olarak gördüğüm o özel şeyi kaybetti. | Open Subtitles | لذا اختطفت أي عرض أتى نحوها وخسرت شيء مميز والذي اعتبرته وصمة خاصة بها |
Claire, her zaman duyarlı biri olarak gördüğüm kızım fevkalade bir parti düzenlemiş. | Open Subtitles | كلير، التي دائماً ما اعتبرتها فتاة متعقلة، لقد نظّمت هذا الحفل الرائع. |
Bunun anlamı, her zaman babam olarak gördüğüm kişi aslında gerçek babam değildi. | Open Subtitles | هذا يعني، الشخص الذي أعتبره أبي. لم يكن أبي حقاً. |
Bir arkadaş olarak gördüğüm kardeşim ve olanları bilmediği için şükür ettiğim. | Open Subtitles | أخ أعتبره صديقا لي. والحمد لله أنه لا يعرف الذي حدث. |
Sanat ve uygarlığın ölümü olarak gördüğüm bir şeyin asla bir parçası olmam. | Open Subtitles | لن أشارك أبداً فيما أعتبره يقتل الفن والحضارة |
Aile olarak gördüğüm biri için olmasa bunu senden istemezdim. | Open Subtitles | لم أكن لأطلب هذا إن لم يكن من أجل شخص أعتبره من العائلة. |
Baba olarak gördüğüm adamın emaneti o, tekrar peşine düşersen işler çirkinleşebilir. | Open Subtitles | رجل أعتبره بمنزلة أبي قد تركها في حمايتي وإذا جئتِ من أجلها ثانياً ستسوء الأمور بشكل قبيح |
(Alkış) Ama önce, yok edilebilir plastikler kategorisinde benim en berbat suçlu olarak gördüğüm şey hakkında konuşmalıyım. | TED | (هتاف) ولكن أولا ، أنا بحاجة لأتحدث إليكم عن ما أعتبره أحد أفظع الجناة في فئة البلاستيك القابل للتصرف. |
Bu, onu onursal kardeşim olarak gördüğüm için. | Open Subtitles | "ذلك لأنني أعتبره مثل أخي" |
Son on yılın en büyük şansı olarak gördüğüm bir tüyo var elimde, Texas - Oklahoma maçı. | Open Subtitles | إنها ليست مباراة أنا أسميها حظ لعشر سنوات |
Her zaman gurur duyduğum güzel kızım Mina ve uzun zamandır oğlum olarak gördüğüm Jonathan. | Open Subtitles | لأجل ابنتي الجميلة، (مينا)، التي جعلتي دائما فخورا، و لأجل (جوناثان)، الذي اعتبرته منذ زمن طويل إبنا لي. |
Claire, her zaman duyarlı biri olarak gördüğüm kızım fevkalade bir parti düzenlemiş. | Open Subtitles | كلير، التي دائماً ما اعتبرتها فتاة متعقلة، لقد نظّمت هذا الحفل الرائع. |