"olasılık" - Traduction Turc en Arabe

    • احتمال
        
    • الاحتمالات
        
    • إمكانية
        
    • الاحتمال
        
    • إحتمال
        
    • احتمالية
        
    • الإحتمال
        
    • محتمل
        
    • إحتمالات
        
    • إحتمالية
        
    • احتمالات
        
    • امكانية
        
    • الاحتمالية
        
    • الإمكانية
        
    • أحتمال
        
    Eğer kelimeleri bilmiyorsanız bu, kavramı anlamadığınız anlamına gelir ve bu nedenle kavramın bile bir olasılık olduğunu anlamazsınız. TED وإذا لم تعرف الكلمات، يعني أنه ليس بوسعك إدراك المعنى، وبالتالي، إن عدم إدراك ذلك المعنى يهدم احتمال وجوده.
    İlerledikçe olasılık kapsamını değiştirecek daha çok küçük kılavuzlara ihtiyacımız var. TED نحتاج مرشدين صغار حيث نتعلم ونحن نمضي مرشدين يغيرون نطاق الاحتمالات
    -Peki ufak bir olasılık var. -Eğer adanın uydu istasyonuna ulaşırsak. Open Subtitles اذن هناك إمكانية صغيرة لو امكننا ان نَصِلُ لمحطةَ القمر الصناعي، أَنْ
    Sırf planlara bakmak bile aklımıza bir sürü olasılık getirdi. Open Subtitles مجرد النظر في الخطط، انها فتحت عالما جديدا من الاحتمال.
    Çocuğu hastanede olduğuna göre ağlaması çok yüksek bir olasılık. Open Subtitles حسنا ، إبنها في المستشفى هناك إحتمال كبير لتذرف الدموع
    Artık, evin hayaletli olduğu gibi bir olasılık için boşuna endişelendiğimize eminim. Open Subtitles لقد اقتنعت الآن أن مخاوفنا كانت غير مبررة بخصوص احتمالية وجود شبح
    olasılık Kuramı der ki kimse geleceği kesin doğrulukla tahmin edemez. Open Subtitles تنصّ نظريّة الإحتمال أنّه لا يُمكن للمرء التنبّؤ بالمُستقبل بشكل يقين.
    olasılık dışı senaryomuza göre uyurgezerliği, 24 saat açık sebze pazarını ve bir tane dahi uyanık olmayan mal sahibini içeriyor. Open Subtitles انه جزء من سيناريو غير محتمل يتضمّن المشي أثناء النوم التسوّق للزهور لمدة 24 ساعة مع أقل من مالك محل مُتيقظ
    En az üç olasılık var. Bir olasılık şöyle, ben kilo alınca, senin de kilo almana sebep oluyor, TED هناك على الأقل ثلاث إحتمالات. أولاً، إحتمال أنه، بينما أكتسب انا الوزن، يتسبب ذلك في إكتسابك للوزن،
    Ancak üçüncü bir ihtimal var, Baştan çıkaran, büyüleyen ve korkutan bir olasılık TED لكن هنالك احتمال ثالث، احتمال جذاب مثير للفضول والخوف.
    İşte bir olasılık: Basit bir tanımla, ülkeler gücü temsil ederler. TED وهذا احتمال واحد: بالأساس،فالدول تمثل القوة.
    Pek çok çevrecinin ortaya attığı olasılık: Onları yiyebilir miyiz? TED حسنا، احتمال واحد أن الكثير من دعاة حماية البيئة أثاروا ايمكننا أن نأكلهم ؟
    Eğer söylediğin doğruysa, bu olasılık kurallarına karşı geliyorum demektir. Open Subtitles لو أن ماتقوله صحيح .. فيبدو أننى أتحدى قانون الاحتمالات
    Bayes'in yaptığı şey esasında bilim adamlarının dünyayı irdeleme şeklini olasılık yöntemini kullanarak karakterize etmek ve tanımlamak için matematiksel bir yol sunmaktı. TED وما قام به بايس بشكل أساسي كان ابتكار طريقة رياضية باستخدام نظرية الاحتمالات لتمييز و توصيف كيف يتوصل العلماء إلى حقائق عن العالم.
    Düşük olasılık, ama yine de bir ihtimal... aranan isim Charles Harold Calthrop. Open Subtitles هناك إمكانية ضعيفة، ضعيفة جدا الاسم تشارلز هارولد كالثروب.
    Ama bilinçsiz olarak onlara koşullu olasılık oranını verecek gayet karmaşık hesaplamaları yapıyorlar. TED ولكن دون وعي منهم، يقومون بتلك الحسابات المعقدة للغاية والتي ستعطيهم مقياسا من الاحتمال الشرطي.
    Ama hepinizin bildiği bir başka olasılık var -- küresel düzlem. TED لكن هناك إحتمال آخر محتمل أنكم جميعاً تعرفونه -- الفراغ الكروي.
    Demek istediğim öyle bir durum yarat ki tek bir olasılık bile olmasın. Open Subtitles ما أقوله هو أن تحاول أن تخلق موقفاً حيث لا يوجد أي احتمالية.
    İkinci olasılık, doğal geleneksel tarzda bir evrimin doğanın güçleri tarafından dayatılmasıdır. TED الإحتمال الثاني بأنه سيكون هنالك تطور من النوع التقليدي، طبيعي، تفرضه قوى الطبيعة.
    Burada üç olasılık görüyorum. Open Subtitles بالطريقة التي أراها، هناك ثلاثة إحتمالات
    - Seni tatmin edecekse... - ...yüksek olasılık diyebilirsin. Open Subtitles فلتقول إن ذلك إحتمالية كبيرة إن كان ذلك يسرك
    İç Güvenlik Bakanlığı böyle bir olasılık üzerindeki kayıp tahminlerini faks çekiyor. Open Subtitles ووكالة الأمن القومي سترسل احتمالات الضحايا في حالة ما تم إطلاق الصاروخ
    Bu olasılık hiç aklıma gelmedi. Open Subtitles لا أعرف لم امكانية ذلك لم افكر ابدا في هذا
    Bu olasılık modeli ile istatiksel veriler ışığında gelecek hırsızlığın yerini belirledim. Open Subtitles باستخدام مزين من الاحتمالية النوذجية والتحليل الإحصائي ، تمكنت من تعين وقت الضربة التالية بدقة
    Yörüngesel çekici tırlar veya uzay mekanikerleri fikri gerçekten çekici bir olasılık. TED الإمكانية الأخرى المثيرة بالفعل هي فكرة شاحنات القطر المدارية أو ميكانيكا الفضاء.
    İstihbarat bunun bir olasılık olduğunu düşünüyor. Open Subtitles ولكن الوكالة تعتقد بأنه أحتمال يجب أن يهتموا به

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus