Blaylock ifadesi alınırken, Edelstein'in de kendi filmini yapmaya hakkı var dedi ve Olay da bu zaten. | Open Subtitles | وبليلاك ،في شهادته قال لادلشتاين الحق لصنع فيلم خاص فيه ، وهذا هو بيت القصيد |
Evet, Olay da bu. Kimsenin arabası olmamalı. | Open Subtitles | نعم، ذلك هو بيت القصيد يجب ألا يكون عند أحد سيارة |
Olay da burada zaten. Hipnoz ile, isteğin dışında birşey yaptıramam. | Open Subtitles | لكن هذا هو الأمر فبالتنويم المغناطيسي لا يمكنني تنويمك ضد إرادتك |
Biliyorum, Olay da burada yasaları incelemek için avukatları kullanabiliriz ama doğru ile yanlışın ayrımını gerçekten bilen kişiler gerekli bize. | Open Subtitles | أعلم , ولكن ها هو الأمر يمكننا الإستعانة بمحامون لتنفيذ القانون ولكن نحتاج حقاً لأشخاص يعلمون الفرق بين الصواب والخطأ |
Sigara içtiğini bile bilmiyordum. İçmiyordum. Olay da bu zaten. | Open Subtitles | لم أكن أعرف حتى أنكِ تدخنين - لم أكن أدخن هذه هي المشكلة - |
Her şeyi senin açından görebiliyorum. Olay da bu. | Open Subtitles | .. اي كل شي من جانبك , هذا هو الامر |
Evet yoktu. Olay da bu zaten. | Open Subtitles | ،أجل، كلا، لن تعلم بها ذلك هو القصد منها |
- Biz her günümüzü böyle geçiriyoruz. - Olay da bu işte. | Open Subtitles | هكذا نمضي كل يوم هذه هي النقطة رون |
Şey, bence Olay da bu zaten. | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أن ذلك هو بيت القصيد |
Etmediler tabii. Olay da bu ya. | Open Subtitles | أجل، بالطبع لم يعلنوا هذا هو بيت القصيد |
Benim için önemli, Olay da o zaten. | Open Subtitles | إنه كذلك بالنسبة لي هذا هو بيت القصيد |
Olay da o. Bebeği yanında götürdü. | Open Subtitles | هنا بيت القصيد, لقد أخذته معها |
Olay da bu. | TED | هذا هو بيت القصيد. |
Eminim bu seni, üslerine sevdiriyordur. Olay da bu. | Open Subtitles | ـ أراهن بأن هذا يقربك من الناس ـ هذا هو الأمر |
Biliyorum. Olay da bu ya. | Open Subtitles | أعلم, و هذا هو الأمر, لا يمكنني تدبر ذلك, |
Zaten Olay da bu, öyle hissediyorum. Blogunu da okudum derken. | Open Subtitles | ذلك هو الأمر, أنا أشعر بانني كذلك, من قرائتي لمدونتك. |
Olay da bu... Seni daha fazla kollamak zorunda olmak istemiyorum. | Open Subtitles | ...حسناً، هذا هو الأمر لا أريد أن أقوم بتغطيتك بعد الآن |
Nerede olduğunu bilmiyorum. Olay da bu. | Open Subtitles | ،لا اعرف اين هو هذه هي المشكلة |
Biliyorum. Olay da bu ya. | Open Subtitles | أعلم , تلك هي المشكلة |
Olay da bu zaten baba. Ortada çocuk yok. | Open Subtitles | أبي هذا هو الامر ، لا يوجد هناك أطفال ناضجين فقط... |
Olay da bu, Chloe. Davis'in hala hayatta olduğunu düşünmeye başladım. | Open Subtitles | هذا هو القصد يا (كلوي)، أظنّ أنه ما يزال حياً. |
- Olay da bu zaten, Claire. Çok aşırıydı. | Open Subtitles | تلك هي النقطة,كلير كانت مبالغة |
Olay da bu. | Open Subtitles | هنا تكمُن العجب. |
Ama arkadaşların seni hatırlar, Olay da orada. | Open Subtitles | لكن أصدقائك سوف يتذكرونك، هذا هو المقصد. |
Hiçbir şeye. Olay da bu, E. | Open Subtitles | لا شيء بتاتاً، هذا هو مربط الفرس |
- Olay da bu ya. - Anlamıyorum. | Open Subtitles | هذه هى الفكرة لا أفهم |