"olduğu kadar" - Traduction Turc en Arabe

    • بقدر ما
        
    • كما هو
        
    • كما هي
        
    • كما في
        
    • مثلما كان
        
    • مثلما هو
        
    • بمثل ما
        
    • بقدر كونها
        
    • بقدر كوني
        
    • بقدر ماهو
        
    • بقدر ماهي
        
    • أكبر قدر
        
    • كما كان في
        
    • قدر الإمكان
        
    • بقدر الامكان
        
    Çünkü kısa olduğu kadar özdü babam beni koşulsuz sevdi. Open Subtitles لأنه بقدر ما كانوا مختصرين والدي منحني حبا غير مشروط
    Paris'te olduğu kadar olmasa da, evet. Bizde de biraz var. Open Subtitles حسناً, ليس بقدر ما يوجد في باريس, ولكن نعم, لدينا البعض
    Demek istediğim, bu proje benim olduğu kadar senin de. Open Subtitles ولكن النقطة هنا، هذا المشروع هذا ملكك كما هو ملكي
    Charles besin zincirinin Dünyadakiler için olduğu kadar dünya dışı yaşam için de var olan bir kuvvet olduğuna inanıyor. Open Subtitles يعتقد تشارلز أن السلسلة الغذائية هي مجرد حقيقة من أجل قوة حياة الكائنات الفضائية كما هو الحال بالنسبة الى الأرضيون.
    Duyguların bilimde en az hayatımızda olduğu kadar önemli olduğunu söylemek istiyorum. TED أود أن أقترح أن العواطف لا تقل أهمية في العلم كما هي في أي جزء آخر من حياتنا.
    Estetik cerrahi olduğu kadar genel cerrahiyi de ilgilendiren bir hasta. Open Subtitles أنتَ تعلم أنّ هذه جراحة عامّة بقدر ما هي جراحة تجميل
    Sanırım insan artırma çağı, sanal ve düşünsel olduğu kadar fiziksel dünyayla da alakalı. TED أعتقد أن عصر التطور البشري بقدر ما هو حول العالم المادي بقدر ما هو حول العالم الإفتراضي الفكري.
    Çarpıcı eşitsizliğimizin boyutu, bir ekonomi sorunu olduğu kadar siyaset sorunudur. TED وجود عدم المساواة الدرامية بقدر ما هي مشكلة سياسية بقدر ما هي مشكلة اقتصادية.
    Fiziksel bir aktivite olduğu kadar kişisel bir ifade yanı da var. TED إنه تعبير عن الذوق بقدر ما هو نشاط بدني.
    Bunun teknik olduğu kadar felsefik bir gelişme de olduğu için işin hem felsefi hem de teknik boyutuyla ilgilenmeye çalıştık. TED ولأنه بقدر ما هو تقدم علمي فهو تقدم فلسفي للمعارف الانسانية، حاولنا التعامل مع المسائل الفلسفية والجوانب الفنية في آن واحد.
    Benim için olduğu kadar onun için de geçici bir şeydi. Open Subtitles لقد كان الامر مؤقت بالنسبة لها كما هو مؤقت بالنسبة لى
    Salem cadı avcılarından da, neredeyse cadılardan olduğu kadar bıktı. Open Subtitles سالم تقريبا كما مريض ساحرة الصيادين كما هو من السحرة.
    Bu gün, sizin için olduğu kadar benim ve ekibim için de iyiydi. Open Subtitles أعتقد أن اليوم كان جيد بالنسبة لي ولطاقَمي كما هو جيد بالنسبة لكم.
    Uyuşturucu savaşı içerde de, dışarıda olduğu kadar etkili. Open Subtitles حرب المخدرات تجري في الداخل كما هي على الشوارع
    Yani, bal arılarının tarımda olduğu kadar ekonomide de önemli bir rolü var. TED إذن فإن نحل العسل مهم جدا لدوره في الاقتصاد تماماً كما في الزراعة.
    Senin kardeşinin motosikletine bağlı olduğu kadar bağlı o şeye. Open Subtitles إنه فخور بتلك العربة مثلما كان أخيك الأحمق فخور بالدراجة البخارية بالثانوية.
    Aranızda ne olduysa senin olduğu kadar onun da suçu Open Subtitles و مهما كان ما حدث بينكما فهو خطؤه مثلما هو خطؤك بالضبط
    Kendim olduğu kadar onlar için de, başından beri böyle davrandım. Open Subtitles و لكنى تصرفت دوما لهم بمثل ما تصرفت دوما لنفسى
    Bunu yapabilmek için teknoloji yapay olduğu kadar insan da olmalı. TED لذا لفعل ذلك، يجب أن تكون التكنولوجيا بشريّة بقدر كونها صناعيّة.
    Bu psişik boyut benden olduğu kadar ben de onun bir parçasıyım. Open Subtitles أنا جزء من بُعدي الروحاني بقدر كوني جزءًا من ذاتي.
    Ev onun olduğu kadar benim de sayılır. Ama konuşmuyoruz. Open Subtitles البيت بقدر ماهو لي جزء منه فلها أيضا جزء يخصها لكني لا اكلمها
    - Bu sana olduğu kadar onlara da bir iyilik. Open Subtitles حسناً أعدك بأنه خدمه لهم بقدر ماهي كذلك بالنسبة لكِ
    Nefret ve şiddeti önlemek istiyorsanız mümkün olduğu kadar çok sayıda insanla mümkün olduğu kadar uzun süre konuşmamız lazım, ayrıca şeffaf bir tutum sergileyerek. TED إذا أردنا منع الكراهية والعنف، علينا التحدث مع أكبر قدر ممكن من الناس لأطول مدة ممكنة منفتحين على الناس بقدر الإمكان.
    Şunu söylemeliyim ki seks yaparken eskiden olduğu kadar enerjik değil. Open Subtitles وعندما نمارس الجنس .. سأخبرك لم يعد نشيطاً كما كان في الماضي
    Kaslarınıza yıkım yaşatır, iyi beslenir, dinlenir ve bunu tekrarlarsanız, kaslarınızın mümkün olduğu kadar büyük ve güçlü olmasını sağlarsınız. TED عندما تمزّق عضلاتك، كُل طعاماً مناسباً، استرح و كرّر العملية، سوف تخلق ظروفاً لجعل عضلاتك كبيرة و قويّة قدر الإمكان.
    Ve mümkün olduğu kadar çok tekniği harcayıp en kaliteli hamburger yapmayı denerseniz bu biraz uzun sürebilir. TED واذا حاولت المبالغة في التقنية بقدر الامكان محاولا عمل الهمبرجر الاعلى جوده, يصبح ذلك اكثر مشاركة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus