Üzgün olduğum için değil, onların beni çok etkilemesi ve ilham vermesinden. | TED | ليس لأنني حزينة بل لأنني أشعر بأنني ملهمة كثيرا معهم. |
Bu, ben ağaçlara sarılan, 'yeşil' biri olduğum için değil. | TED | هذا ليس لأنني مهتم بالبيئة وأحب الأشجار |
Evet, alabilirsiniz ama sadece satıcı olduğum için, zenci olduğum için değil. | Open Subtitles | أجل, بإمكانك ذلك و لكن فقط بسبب أني مروج و ليس لأني أسود |
Bu, patronun torunu olduğum için değil Müdür Park, sizden daha yetenekli olduğum için. | Open Subtitles | إنه ليس لأني حفيد الرئيس بل لأني موهوب أكثر منك |
tabii ki ceza hukukunda uzman olduğum için değil ama bu bir sağduyu olduğu için. | TED | ليس لأنّي كُنت خبيرا في القانون الجنائي، ولكن لأنّهُ كان التفكير السليم. |
İlk davasına çıkan kıdemsiz bir avukat olduğum için değil. | Open Subtitles | حسناً، ليس بسبب لأنني محامية مبتدئة تتولى قضيتها الأولى، |
Ross'a aşık olduğum için değil. Ross'u herkes kadar bende seviyorum! | Open Subtitles | وليس لأنني مازلت مغرمة به أحب ( روس ) كما يحبه أى شخص آخر |
Beni saf dışı bırakmak istedi, deli olduğum için değil, bazı daha büyük gerçekleri tesadüfen bulduğum için. | Open Subtitles | لقد حاولت اقصائي ليس بسبب أنني كنت مجنون لكن لأنني تعثرت في الحقيقة |
Ama gey olduğum için değil, şımartıldığım için. Aç kapıyı. | Open Subtitles | ليس لاني شاذ لاني مدلل افتح الباب |
Tekerlekli sandalyede olduğum için değil ama Angry Birds hastası olduğum ve saçlarımı annem kestiği için. | Open Subtitles | ليس لأنني أجلس على كرسي متحرك ولكن لأنني مهووس بلعبة الطيور الغاضبة وأمي تقوم بقص شعري |
Beni rakip olarak görenler, sadece kadın olduğum için değil, şirketten gelen rakamlar yüzünden. | Open Subtitles | الذي يرون أنني لست مؤهله، ليس لأنني إمرأه بل بسبب الشكل |
Patronunun patronu olduğum için değil, aile olduğumuz için, Martin. | Open Subtitles | و ليس لأنني رئيس رئيسك بل لأننا عائلة يا (مارتن) |
Beni Bill'in çırağı olduğum için değil doktorluğum için takdir edecek harika bir hastanede çalışacağım. | Open Subtitles | سوف ينتهي بي المطاف في مستشفي عظيمة تقدرني على كوني طبيباً ليس لأني تابع لـ بيل |
Kör olduğum için değil de, işe yaramadığı için mi? | Open Subtitles | بأن السبب ليس لأني أصبحت عمياء ذلك ليس السبب بأن الأمور لم تجري على مايرام |
Üzgün olduğum için değil, fakat çok doluyum, Sanırım, kendimi öldürebilirdim, fakat anne-babam devam etmemi sağladı, ve doktorlar da öyle, ve ameliyatı oldum. | TED | ليس لأني حزين جداً، لكن لدي مشاعر قوية، أعتقد، إنها لأني كان من الممكن أن أقتل نفسي، لكن والِدَيَّ ساعداني على المضي قدماً، و كذلك أطبائي، و ثم خضعت للعملية. |
Siz çocuklar gerçekten şanslısınız. Ve sadece dadınız ben olduğum için değil. | Open Subtitles | أنتم محظوظين حقاً يا رفاق، ليس لأنّي المربّية هذه الليلة |
Ama hamile olduğum için değil! Ne? Oturun bakalım, konuşalım biraz. | Open Subtitles | -أجل، لكن فقط مرّة واحدة، ليس لأنّي حامل! |
İlk davasına çıkan kıdemsiz bir avukat olduğum için değil. | Open Subtitles | حسناً، ليس بسبب لأنني محامية مبتدئة تتولى قضيتها الأولى، |
Ross'a aşık olduğum için değil. Ross'u herkes kadar bende seviyorum! | Open Subtitles | وليس لأنني مازلت مغرمة به أحب ( روس ) كما يحبه أى شخص آخر |
Ve yapmak zorunda olduğum için değil. | Open Subtitles | و ليس بسبب أنني مضطرة فقط |
Kalpsiz biri olduğum için değil. | Open Subtitles | وهذا ليس لاني متحجرة القلب |