| Bence, bu ufak değişiklikler bize bu artırılmış büyük değişikliklerin altında gelişmekte olan karmaşık bir hesaplama olduğunu gösteriyor. | TED | إذاً هذه التغييرات الصغيرة أعتقد أنها.. تشير إلى أن حسابات معقدة هي التي تؤدي إلى إحداث وتضخيم هذه التغييرات. |
| Araştırmalar beyinde üç bölgenin sosyal davranış ve kompleks zihinsel planlama, istemli hareket ve duygusal ve motivasyonel cevaplarla ilgili olduğunu gösteriyor. | TED | لقد أظهرت الأبحاث ثلاث مناطق في الدماغ تساهم بأوجه مختلفة في السلوك الاجتماعي والتخطيط الإدراكي المعقد، والحركة الإرادية، والاستجابات العاطفية و التحفيزية. |
| Hayır, kullanılan silahın kalibresi kurşunun girdiği yer ve cesedin öldükten sonra taşınması profesyonel bir iş olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | لا، غيار المسدس المستخدم ومكان دخول الرصاصة ونقل الجثة بعد القتل، هذا كله يشير إلى أن هذا عمل محترفين. |
| Uzun kemiklerin boyu ise erkeğin, 1.70 ila 1.80 cm. olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | طول العظام الطويلة يوحي أنّه كان بطول 5.8 و 5.10 |
| Tüm bunlar, evrimin yalnızca küçük bir solak nüfusu yaratıp bunu binyıllar boyunca sürdürmesinin bir sebebi olduğunu gösteriyor. | TED | كل هذا يقتضي أن هناك سببًا أن التطور أنتج هذه النسبة الصغيرة من العسراء، وحافظ عليها لمدة آلاف السنين. |
| Bu bir kaç sene önce yaptığım bir deney bu deney çocukların öz-düzenleme ile ilgili sorunları olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | هذه تجربه قمت بها منذ عامين، تظهر أن الأطفال قد يعانون في محاولة تنظيم الذات |
| Oylar diğer tüm adaylardan önde olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | إستطلاعات الرأي تظهر أنك متقدم على جميع المرشحين الآخرين |
| Söylemezse onu incitecek, çünkü bu onun da zayıf olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | سوف يؤذيها ان لم تفعل لأن ذلك يعني انها ضعيفة ايضا |
| İyileşmiş yara izleri bunun 30 ile 40 yıl önce olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | شفاء أنسجة الجروح تشير إلى أن هذا قبل 30 أو 40 عاماً |
| Belirtiler bir tür saldırı ya da sabotaj olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | العلامات تشير إلى نوع من أنواع عمليات التهكير أو التخريب |
| Kalp krizi gibi şeyler, hatta kanser bile stres ile bir ilişkisi olduğunu gösteriyor. | TED | فأشياء مثل مرض القلب وحتى السرطان أظهرت صلة لها بالضغط. |
| Bir araştırma hem ebeveynliğin, hem gelirin önemli olduğunu gösteriyor. | TED | هذه الدراسة أظهرت أن الفقر والتربية مهمان. |
| Göğüs kafesinin ucundaki bozulma 50 yaşına yakın olduğunu gösteriyor... | Open Subtitles | تردي النهايات القصية يشير إلى أن عمره ما يقارب 50. |
| İhtimal dengesi bunun bekar ve yakın akrabalarından uzak bir kadın için olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | ميزان الاحتمالات يشير إلى أن هذا من أجل امرأة عزباء بعيدة عن أقاربها المقربين |
| Kan izleri, vurulduğu sırada halının yanında ayakta olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | بُقع الدم تشير إلى أنّه كان واقفاً بالقرب من السجّادة عندما أرديَ. |
| Etmediğine göre bu bana orada olmaması gereken bir şeyin orada olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | ولكنّه لا يفعل، مما يعني أن هناك شيئاً يفترض به ألا يكون هناك |
| CM'in bu teknik hataların farkında olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | تظهر أن سي أم كانت تعلم عن العيوب الهندسية. |
| Kan testleri Hepatit C olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | فحوصات الدم تظهر أنك مصاب بالتهاب الكبد "ج" |
| Buradaki çırpıntı ise suyun sığ olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | الان ، هذه مياه متقطعة هنا وهذا يعني انها ضحلة |
| Hastada kas güçsüzlüğü var. Miyastenia gravisi olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | إنّها مصابةٌ بضعفُ عضلي، قد يشير هذا إلى "الوهنِ العضليّ الوخيم" |
| Kromozom testleri bunun bir erkek kulağı olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | الاختبارات الكروموزومية تظهر على أنها أذن ذكر |
| Boynundaki izler, boğuşma olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | هناك آثار حبل على رقبتها تُشير إلى الخنق. |
| O'Neill, bu göstergeler gemi içinde sıfır hava olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | هذة القراءات تشير أن الضغط منعدم في السفينة |
| Hapishane kayıtları Jacob'ın seksüel psikopat olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | سجلات السجن تظهر ان جيكوب مجرم جنسي معدوم المشاعر |
| Elimizdeki son istatistikler, insan nüfusunun yüzde 5'ten daha az olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | آخر إحصائيات لنا تبين أنّ أقل من 5% هي بقايا للسكّان البشر |
| Bunun sevdiğim yanı, dünya üzerindeki her canlı organizmanın eşit derecede evrimleşmiş olduğunu gösteriyor olması. | TED | و ما يعجبني في هذا الرسم البياني أنه يوضح أن كل أنواع الحياة على سطح الأرض قد تطورت بالتساوي |