Dahası, Amerikalılar siber savaş kapasitesi oluşturmak için gelecek beş yılda 30 milyardan fazla para harcamaya karar verdiler. | TED | وعلاوة على ذلك، قرر الأميركيون انفاق ما يزيد على 30 مليار دولار في السنوات الخمس المقبلة لبناء قدراتها الإلكترونية. |
Bir dava oluşturmak için yeterli olmadığını söylüyorlar, mahkemeye götürülmeyecek. | Open Subtitles | يقولون أنه لا يكفي لبناء قضية ولن تذهب إلى المحكمة |
Ekibim, bugün neredeyse her su filtresinde bulunan aktif karbonu oluşturmak için, hâlihazırda straforun içinde bulunan karbonu işleyebileceğimizi öne sürdü. | TED | افترض فريقي أننا يمكن أن نستخدم الكربون الموجود بالفعل في الستايروفوم لتكوين الكربون المنشط، المستخدم في كل مرشحات المياه تقريباً اليوم. |
Sonik bir çerçeve oluşturmak için sesim ve çellom katmanlıdır. | TED | صوتي و التشيللو خاصتي على طبقات لخلق هذا القماش الصوتي الكبير |
Ama artık hücrelerle yarattığımız bu yapıları oluşturmak için daha iyi yollarımız var. | TED | ولكن الآن لدينا طرق أفضل لصنع هذه الهياكل باستخدام الخلايا. |
Görebildiğiniz gibi onların hepsi Web'de benim resmimi oluşturmak için iletişim halindeler. | TED | جميعها مترابطة كما ترون، لتشكيل صورة عني على شبكة الإنترنت. |
Sahip olduğum dansçıların adresleriyle bir ekip oluşturmak için yeteri kadar gönüllüyü toplayabilmiştim. | Open Subtitles | بعد أن حصلت على عناوين الراقصات أصبح معي ما يكفي لإنشاء فريق مراقبه |
Ve siz bunu düşünürken şu oluyor: Yeni şeyler oluşturmak için daha fazla karmaşıklık ve daha fazla madde elde ediyorsunuz. | TED | ومن خلال تفكيركم بهذا، تحصلون على تعقيد أكثر وأكثر، مواد أكثر فأكثر لبناء أشياء أحدث. |
Gelecek yıl halk sağlığı sistemi oluşturmak için federal bütçede para var. | TED | الان لدينا أموال في الميزانية الفيدرالية ، في العام القادم ، لبناء خدمة النظام الصحي للعامة. |
Bir şeyler üretmek ya da yaratmak, sanat eseri oluşturmak için mi çalıştınız? | TED | هل كان العمل لبناء أو ابتكار شيء أو صنع تحفة فنية؟ |
Norveç fırsatları ve ekonomik hareketliliği olan bir toplum oluşturmak için yatırım yapatı. | TED | استثمرت النرويج لبناء المجتمع مع توفير فرصة وتحريك الاقتصادي. |
O zaman iki yukarı ve bir aşağı kuark bir proton oluşturmak için bir araya gelirse, toplam elektrik yükü artı bir olur. | TED | لذا عندما يتم دمج 2 كواركس علوي بـ 2 كواركس سفلي.. لتكوين بروتون، تبلغ إجمالي شحنته الكهربائية موجب واحد. |
Çok az türün, erkekleri birbirleriyle rekabet halinde değil, dahası bir takım oluşturmak için işbirliği yapar. | Open Subtitles | في بضعة أنواع فقط، من ناحية أخرى لا تتنافس الذكور بالجوار مع بعضها لكن تتعاون لتكوين فريق. |
Yani bazı şeylerin pozitif riskli bir çevre oluşturmak için yanlış olmasını beklediğimizi dile getirmelisiniz. | TED | لذا عليكم إعلام محيطكم أنكم لا تتوقعون بأن تسير كل الأمور كما يجب لخلق مناخ إيجابي تجاه المخاطرة. |
tasarımı yeniden tanımlayabilirsiniz. Muhtemelen, hepimizin seçeneklerini yeniden oluşturmak için bulunduğunuz yerdeki herkesten daha yetkinsiniz. | TED | جدلياً لديكم سلطة أكبر من غيركم في مؤسساتِكم لخلق خيارات نعتمد عليها في حياتنا. |
İşte biz de kendi çerçeve veya iskeletimizi oluşturmak için aynı pencere yapısını kullandık, bu bir odaya asılı duruyor ve her iki taraftan da görülebiliyor. | TED | لذا فقد استخدمنا نفس مفردات النافذة لصنع الإطار أو الشبكة الخاصة بنا المعلقة في الغرفة و التي يمكن رؤيتها من الجانبين. |
Neticede organik molekülleri oluşturmak için atomların birleşme kurallarını verir. | TED | الأهم من ذلك أنها تعطينا القواعد التي تخبرنا كيف تتناسب الذرات معاً لصنع الجزيئات العضوية. |
Belki de bir ufuk çizgisi oluşturmak için bir solucan deliği kurmamız gerekmez. | Open Subtitles | ربما نحن لسنا بحاجة للاتصال بثقب دودي لتشكيل أفق الحدث |
- Tok'ra tüneller oluşturmak için kristaller kullanıyor. - Evet, bunu biliyoruz. | Open Subtitles | التوك رع يستعملون البلورات لتشكيل الأنفاق نعم, نعلم ذلك |
Gizli kimliğimi oluşturmak için silah kaçakçılarına baskın yapacağım. | Open Subtitles | سأسرق شحنة من بعض تاجري السلاح لأنشأ غطاءي |
İstediğimiz kuvvette bir elektromanyetik alan oluşturmak için en az üç-beş tane oto aküsüne ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | لتوليد مجال كهرطيسيّ بالقوّة التي نريدها سنحتاج لمدّخرتي سيّارة على الأقلّ، فهل يمكنك توفير ذلك؟ |
Gerekli pazarı oluşturmak için de büyük sabun şirketiyle anlaşıp milletin sinir sistemini geçici olarak çökertmek için çevreye organofosfat salmasını sağlamışlar. | Open Subtitles | لانشاء هذا المتجر مرتبطة بصابون ضخمة وهذه الصابونات سوف تملئ البيئة |
Hemen bir devriye oluşturulmalı.... ... ve erkekler bu devriyeyi oluşturmak için kendilerini gösterecekler. | Open Subtitles | يجب عليهم تنظيم مجموعة متجولة الآن سينخرط الذكور في استعراض هائج ليشكلوا مثل تلك المجموعة |
Minimum kurum vergisi ödüyorlar her türlü tutanağı aklamak için kullanılabilecek sabit, güvenilir bir iş oluşturmak için kredi derecelendirmesi oluşturup, dosyalamaya razı oluyorlar. | Open Subtitles | يدفعون ضريبة أقل للشركات ويبنون تصنيفاً إئتمانياً ويطبقون إجراءات الشركات لتأسيس عمل ثابت يستحق الإئتمان والذي يمكن إستخدامه لغسل جميع التحويلات المالية |
Yani beyin, bütün bir dünya görüntüsü oluşturmak için, iki kısmı da kullanır. | TED | لذا فإن الدماغ يستخدم كلا النصفين ليشكّل صورة كاملة للعالم. |