Bu karışıma su eklendiğinde, çimento bir macun oluşturur ve agregatları kaplar, hidrasyon olarak adlandırılan kimyasal reaksiyonla hızla sertleşir. | TED | عندما يضاف الماء لهذا الخليط، يشكل الإسمنت عجينة تغطي الركام تتصلب بسرعة من خلال تفاعل كيميائي يسمى الترطيب. |
Ve bu sadece iyi tedavi edilmediğinde bir risk oluşturur. | TED | وهذا يشكل خطراً فقط عندما لا يتم التعامل معه بشكل جيد. |
Bu iyi niyetiniz farkında olmadan diğer insanlar tarafından anlaşılacaktır ve güven yaratacaktır, ve güven iyi çalışma ilişkileri oluşturur. | TED | لأن هذه الإرادة الطيبة تلتقط بصوة لاواعية من الآخرين، و تخلق الثقة، والثقة تخلق الكثير من علاقات العمل الجيدة. |
Söyleyin bana aşk ve nefretten bu ikisinden hangisi en kötü bozuklukları oluşturur. | Open Subtitles | أود منك أن تخبرني بين الحب، والكراهية أي من هذين يخلق أسوأ إضطرابات؟ |
Herkesten iyi bilirim ki ailen sana tapsa da senden nefret etse de kişiliğini oluşturur. | Open Subtitles | أنا بالذات أعلم أنّه سواء كان الوالدين الذين يربيانك يحبّانك أم يزدريانك، فإن ذلك يكوّن شخصيتك. |
İnançlarım kendi gerçekliğimi oluşturur. | Open Subtitles | معتقداتي تُخلِق واقعي |
Larva, yerleştiği alt deri bölgesinde bir tümör oluşturur ve etimi kullanarak kendini bir Botfly'a dönüştürür. | Open Subtitles | تُشكّل اليرقة ورماً في المنطقة تحت جلد المضيف، وتستعمل جلدي لتحويل نفسها إلى ذبابة نِبر. |
Biliyoruz ki çekim gücü uyduları oluşturur. | Open Subtitles | نعلم أن الجاذبية تكوّن الأقمار |
Bütün bunlar sonradan edinilmiş damak tatlarıdır, fakat neredeyse kimliği oluşturur. | TED | الآن، كل هذه أذواق مكتسبة، لكنها تشكل ما يقرب شارة الهوية. |
Bu yumuşak kum, bize çok cazip gelen tropik sahilleri oluşturur. | Open Subtitles | وتشكل هذه الرمال الناعمة الشواطئ المدارية التي نجدها جميعا.. رائعة الجمال |
Bu da küp ya da "Frinkahedron" olarak bilinen üç boyutlu cismi oluşturur. | Open Subtitles | ..وهذا يشكل ..جسم ثلاثي الأبعاد بما يعرف بالمكعب أو "فرنكهدرون" على اسم مكتشفه |
Her zaman. Tamirci duygusal bir bağ oluşturur arabayı kaybedeceğini düşünür. | Open Subtitles | في كل الأوقات الميكانبكي يشكل ارتباطا عاطفيا |
Bununla birlikte yaptıkların bir farklılık oluşturur. | Open Subtitles | و على الرغم من كل شيء, ما تفعله يشكل فارق |
Buradan çıkan su buharı bulutları oluşturur ve sonunda karaları ıslatacak olan fırtınaları oluşturur. | Open Subtitles | الماء الناتج عن البخار من المحيط يشكل الغيوم ويولد العواصف التي بلا شك تصيب اليابسة |
Peki kaslı olmayan görünümüm bir sorun oluşturur mu? | Open Subtitles | حسناً. و لن يشكل جهلي بلغة الفيتامينات أي عائق؟ |
Ve bu, bilimin ilerlemesi, ve mümkün olanın araştırılması için önemlidir. Ama bu şöyle talihsiz bir durum oluşturur; | TED | وهذا ضروري لتطور العلوم أو لاستكشاف ما هو ممكن ولكنها تخلق موقفا مؤسفا |
Algoritma şablon oluşturur, onları bozmaz. | Open Subtitles | الخوارزميات تخلق أنماطاً و لا تقوم بكسرها |
Bu ayrıca işyerinde şefkat için gerekli koşulları oluşturur. | TED | و أيضا تخلق الشروط اللازمة لل"التعاطف والتراحم" في بيئة العمل. |
Bu nefes alma mücadelesi göğsünün üzerinde bir basınç veya boğulma hissi oluşturur. | TED | هذا الصراع من أجل الهواء وجسمك نائما يخلق شعورا بالضغط على الصدر أو الاختناق. |
Yarayı kapatmak için vücut iyileşme dokusu oluşturur. | Open Subtitles | "يكوّن الجسد نسيجًا ندبيًّا ليلأم الجرح" |
İnançlarım kendi gerçekliğimi oluşturur. | Open Subtitles | معتقداتي تُخلِق واقعي |
Hayır, yakalamadım ve evet, taciz edildi ancak tüm taciz olaylarının yalnızca %10'luk kısmını ünlü kişiler oluşturur. | Open Subtitles | لا، لم أفعل، و نعم، ذلك صحيح، لكن مطاردة المشاهير تُشكّل فقط عشرة بالمائة من جميع قضايا المطاردة. |
Süpernova evrendeki her şeyi oluşturur. | Open Subtitles | تكوّن المستعرّات العظمى كل ما بالكون |
Her yıl oluşan bu biyokütle Dünya'nın bitki örtüsünün yarısını oluşturur. | Open Subtitles | تشكل المروج البحرية الهائلة العائمة في الماء إنتاج الكتلة الحيوية سنويا |
Ve bu kayalar, denizin alt tabakalarında bıçakla kesilmiş gibi tepeler oluşturur. | Open Subtitles | تتراكم في طبقات سميكة وتشكل الصخور التي نسميها الحجر الجيري |
Yağ birikintileri ya da plakalar, kroner atardamarda bir duvar oluşturur. | TED | تتشكل الرواسب الدهنية، أو اللويحات، على جدران الشرايين التاجية. |