onu koruyacak kadar güçlü kim var? Ve onu kötü yoldan uzak tutup iyilikleri gösterecek? | Open Subtitles | من القوي بما يكفي لحمايته وحفظه من تأثير الشر وإبقائه على طريق الصلاح؟ |
Clark'ın en eski arkadaşı olarak onu koruyacak senden iyi birini bulamazdım. | Open Subtitles | وبما أنك صديقة (كلارك) الأقدم لا يسعني التفكير في شخص أفضل لحمايته |
Dişi izin verdiği zaman çiftleşip sürekli olarak onu koruyacak. | Open Subtitles | ويحرسها طوال الوقت |
Ama dünyanın onu koruyacak bir insana ihtiyacı yoktu. | Open Subtitles | لكنّ العالم لم يكن بحاجة إلى شخص ليحميه. |
Kız onu koruyacak. Kız onun iyilik meleği. | Open Subtitles | وهي ستحميه, هي مَلاكُه |
Ted Kord böceği çıkarmayı kabul etti. Ama Jaime'nin onu koruyacak birine ihtiyacı var. | Open Subtitles | ''وافق (تيد كورد) على إزالة ''الخنفساء، لكن (هايمي) سيحتاج إلى أحد لحمايته |
Hem de hâlâ onu koruyacak kadar gücüm olur. | Open Subtitles | وسأبقى قويّة كفاية لحمايته |
Pembe Panter'in cazibesi dayanılmaz ve onu koruyacak bir Clouseau olmayacak. | Open Subtitles | ولا وجود لـ (كلوسو) لحمايته |
Dişi izin verdiği zaman çiftleşip sürekli olarak onu koruyacak. | Open Subtitles | ويحرسها طوال الوقت |
onu koruyacak rehberlik edecek bir adama ihtiyacı olacak. | Open Subtitles | يحتاج لرجل في حياته ليحميه ويرشده, ليريه الخطأ من الصواب. |
Orada onu koruyacak kimse yoktu ve sen onu öldürdün. | Open Subtitles | لم يكن هناك أحد ليحميه وقمت بقتله |