Tavşanlar ormanın içinde yol alıp, daha önceden kararlaştırdıkları gibi kuzenlerinin evine, onları bekleyen sıcak yuvaya vardılar. | Open Subtitles | الارانب سافرت عبر الغابة الى مكان اللقاء جحر ابناء عمهم مكان ما اشعلوا النار بانتظارهم |
Sonsuza dek, ormanın içinde, bir o yana bir bu yana dolanacak mısınız? | Open Subtitles | تتجول في هذا الطريق وبذلك الطريق عبر الغابة -إلى الأبد ؟ -ربما سنبقى |
ormanın içinde yürüyüşe çıktığınızda ağaçların sıralar halinde dizildiği tek yerdir. | TED | إنه المكان الوحيد الذي تذهب إليه للتمشي في الغابات وكل الأشجار تصطف في صفوف. |
Hayır, ormanın içinde. Daha derine bakın. | Open Subtitles | لا , بداخل شعر العانه انظر له |
Öyle mi? ormanın içinde koşuyorlar ve iki saat sonra geliyorlar. | Open Subtitles | هم يركضون إلى الغابة و يخرجوا بعد ساعتين |
Gerçekten mi? Geçen gece ormanın içinde rasgele ateş açtığını biliyoruz. | Open Subtitles | لأنّنا نعلم أنّك كنت تطلقين النار في الغابة في تلك الليلة. |
Ben gençken senin kulübenin dışındaki ormanın içinde beklerdim ve sen dışarı çıktığında sana taş atardım sonra da saklanırdım. | Open Subtitles | عندما كنت صغيراً كنت دائماً أختبئ داخل الغابة عندما أهرب من منزلي وعندما جئت إلينا |
Kartalın üzerindeki verici radyo sinyali yolluyor ve bilim adamları avlanmayı öğrendiği esnada onu ormanın içinde takip edebiliyorlar. | Open Subtitles | يبعث جهاز الإرسال إشارات لا سلكيّة و يمكن للعلماء الآن تعقّبها عبر الغابة أثناء تعلّمها الصيد |
Eskiden ormanın içinde koşmaya bayılırdım. | Open Subtitles | لقد إعتدت فيما مضى أن أجري عبر الغابة. |
Hadi ama. bu adamların herhangibiri kadar biz de ormanın içinde rahatlıkla dolaşabiliriz. | Open Subtitles | نستطيع المشي عبر الغابة مثل غيرنا |
Çılgın istilacı Aguirre, vahşi ormanın içinde var olmayan bir altın şehri arıyor. | Open Subtitles | المجنون (أغيري) ..الذي يمشي عبر الغابة باحثاً عن المدينة الذهبية التي ليست موجودة |
İki yaşındaki çocuğunuzun bir sabah ateşle uyanmasıyla sıtmaya yakalanmış olabileceğini düşünün, ve ona ihtiyacı olan ilaçları almak için onu nehir ağzına götürmeniz gerektiğini, bir kanoya binip karşıya kürek çektiğinizi, ve ormanın içinde iki gün boyunca yürüyerek kliniğe vardığınızı düşünün. | TED | تخيل بأن طفلتك ذات السنتين تستيقظ ذات صباح وبها حمى، وتدرك بعدها أنها مصابة بالملاريا، وتعلم أن الطريقة الوحيدة لتجلب لها الدواء الذي تحتاجه هي بأن تأخذها على القارب، تصعد القارب وتجدف للجهة الأخرى وأن تسير مدة يومين عبر الغابة لكي تصل لأقرب مستشفى. |
Bilmiyorum. Demin üzerine bastım. ormanın içinde duruyordu. | Open Subtitles | لا أعلم,لقد وطأت عليها مؤخراً كانت هنا في الغابات |
Sevgilinle ormanın içinde bol bol el seksi yaparsınız artık. | Open Subtitles | إستمتع بممارسة الجنس باليد مع حبيبتك في الغابات |
Tebrik ederim, ormanın içinde yağmurun ortasındayız. | Open Subtitles | تهانينا في الغابات اللعينة وفي المطر اللعين! |
Hayır, ormanın içinde. Daha derine bakın. | Open Subtitles | لا , بداخل شعر العانه انظر له |
ormanın içinde geçen bir sürü peri masalı ve korku filmi var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الحكايات الخياليةوأفلامالرعب.. تدور عن الذهاب إلى الغابة. |
Ama gerçekten en şaşırtıcı olan, ormanın içinde bağlantı olmasıydı. | TED | المفاجأة الحقيقية، وهي شيء كبير، أنه كان هناك تواصل في الغابة. |
- Regina'ya göre Robin'le buluşma yeri ormanın içinde yarım günlük mesafede. | Open Subtitles | قالت (ريجينا) أنّ موقع اللقاء مع (روبن) يبعد مسيرة نصف يوم داخل الغابة |