"ortaklığı" - Traduction Turc en Arabe

• شراكة
• الشراكة
• شريكا
• شريكاً
• الشريك
• شراكتهم
• الشراكه
• بتخريب
• شراكةٌ

Eğer öyleyse ortaklığı bozmanın en iyi yolu aralarını açmak.
ان كانت تلك هي الحالة افضل طريقة لتفريق شراكة هي بايجاد خلاف بينهم

Bir şirket, medya ile bir reklam ortaklığı kuruyor.
وسائل الإعلام والشركات في شراكة تسويقية.

Çünkü onlara bu biçimi verecek şey teknoloji, doğa ve insan ortaklığı olacak.
لأن من سيشكل تلك الأشياء هي تلك الشراكة الجديدة بين التكنولوجيا والطبيعة والإنسانية.

Öyle bir durum olsaydı, ortaklığı fesheder... hasılatı annene gönderirdim.
لو اقتضى الأمر ذلك، لقمت بحلّ الشراكة وإرسال العائدات لوالدتك

Onun, ortaklığı hak etmediğini söylemedim.
انا لم أقل انه لا يستحق ان يكون شريكا

Şimdi izin verirsen Louis'e kıdemli ortaklığı hak ettiğini söylemeye gitmeliyim.
الآن اعذرُني،أنا يجب أَنْ أُخبرَ لويس أنه يَستحقُّ أن يكُون شريكاً

Ne yazık ki, mahkemeler hâlâ mevcut ortaklığı sorumlu tutuyorlar.
للأسف فإن المحاكم ستحمّل الشريك الإداري الحالي المسؤولية

- Bu ortaklığı bozabilir ve bu işkence davranışında değişim veya kızışma sonucunu doğurabilir.
هذا قد يسبب صدع فى شراكتهم و قد ينتج عن هذا تغيير او تصاعد فى سلوك التعذيب

Çalıştığım örgütün onunla profesyonel bir ortaklığı var.
المنظمة ألتي اعمل لديها لديها شراكة مهنية معها

Keşfettiğin şey olan Bracken'ın LokSat ile olan ortaklığı takip edilmeyecek kadar tehlikeli.
ما اكتشف حول بركن أحرزنا شراكة الصورة مع LokSat أمر خطير جدا لمتابعة.

Burada bir fare ile aynı ortamı paylaşmış, birlikte yaşama şansına erişmiş kimse var mı -- farelerle evcil bir ortaklığı olan?
أي شخص هنا محظوظاً بما فيه الكفاية ليتشارك ، أن يتعايش مع فأر -- شراكة محلية مع الفئران ؟

Ve bu yavşak bana azınlık ortaklığı mı öneriyor
وهذا الأحمق يعرض شراكة الأقلية؟

Raj, şu pislik için 500 milyarlık ortaklığı tehlikeye atıyorsun
أنت تركل شراكة 50 بليون من أجلها ؟

Devletle, Özel sektör-kamu ortaklığı ve farmakoloji şirketleri konsorsiyumu.
شراكة بين القطاعين العام والخاص ... بين الحكومة من جهة وائتلاف من شركات الأدوية من جهة أخرى

Hatta postane ile geniş bir ağa sahip, fakirlere hizmet veren ulusal bankacılık sistemleri arasındaki ortaklığı da.
يمكن أن تتم الشراكة بين مكاتب البريد وأي نظام مصرفي قومي يمتلك شبكة كبيرة تخدم الفقراء

- Bu az rastlanır bir suç ortaklığı.
ذلك أمر مهم ذلك نادر في الشراكة الاجرامية

ortaklığı bitirmeye kalkarsan seni mahkemeye veririm.
حاولي وأنهي الشراكة, وسوف أرفع عليكِ قضية

Bu ortaklığı devam ettireceksiniz. Biliyor musun, benimle müzakere etmenin sana yakışmadığını düşünmeni hakaret olarak algılıyorum.
ستقومان سوياً بالتقدم برعاية هذه الشراكة هل تعرف انني أشعر بالإهانة

Polislere yalan söylemek, bu bir suç ortaklığı.
الكذب على الشرطة، التي يجعلني شريكا.

Annemin erkek arkadaşının büyük bir hukuk firmasında ortaklığı var.
صديق والدتي لديه شريكاً في وكالة محاماة

O ortaklığı kendi başına mı elde ettiğini sanıyorsun?
أتظنه حصل على الشراكه بمجهوده؟

Bu, volkanların yaşamla kurduğu şaşırtıcı bir birliği, bir ortaklığı içeriyor.
دورٌ ينطوي على تحالف مذهل، شراكةٌ بين البراكين والحياة