Bence ortaklığın nasıl yürüdüğü konusunda takviye kursa ihtiyacın var. | Open Subtitles | أعتقد أنك بحاجة إلى دورة تنشيطية بشأن كيفية سير الشراكة |
Ve ortaklığın esası, senin, bana ofisi verecek olduğundu. | Open Subtitles | وأساس هذه الشراكة هو أنك ستعطينى هذا المكتب |
Bu sıradışı ortaklığın nasıl işlediğini görmek için Sicilya'ya gidiyorum. | Open Subtitles | ولنرى كيف تعمل هذه الشراكة الفريدة، إنّي ذاهبٌ لـ "صقلّية". |
Bana ortaklığın yürümesindeki en büyük etkenin karşılıklı güvenden ibaret olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | أخبرني أنّه لكي نحرص على نجاح شراكة ما يجب أن تكون هنالك ثقة بين الرقم واحد والرّقم اثنين |
Sabırlı olmaya çalıştım ama SCP'deki ortaklığın zerre umurumda değil. | Open Subtitles | حاولت أن أكون صبورًا، لكني لا آبه بشأن شراكتك بـ"س.كش". |
Şakalar, ortaklığın özüdür G. Onlar olmazsa, olaydan olaya koşan silahlı iki adam oluruz. | Open Subtitles | المزاح هو جوهر شراكتنا دون ذلك نحن مجرد شخصين باسلحة منجرفين من قضية أخرى لأخرى |
Bu davada yaptıkların, kişiliğini sergileyiş biçimin bu ortaklığın yürüyebileceği kanaatini edinmemi sağladı. | Open Subtitles | ما فعلت بهذه القضيّة، كيف تصرّفت بنفسك يجعلني أعتقد أنّ الشراكة يُمكن أن تنجح حقاً |
Yarattıkları ortaklığın tadını çıkaran yakın dostlara benziyorlar. | Open Subtitles | يبدو أنهما أصدقاء ويقومان بتأكيد الشراكة التي ستكون بينهم |
Ve tecrübelerime göre ortaklığın dışında iş almayı hep desteklemiştir. | Open Subtitles | ومن تجربتي لقد كان دائما يدعم أن أحصل على مهمات من خارج الشراكة |
Bu ortaklığın beraber neler yapabileceğini gördük zaten. | Open Subtitles | لقد رأيت بالفعل ما هذه الشراكة قادر على معا. |
ortaklığın sunduğu iş birliği sayesinde herkesin ihtiyaçları giderilmekte bol miktarda iş imkânı, barınak garantisi ve gıda sağlanmaktadır. | Open Subtitles | وبفضل التعاون الذذي تثمنه الشراكة الجميع حصل على ما يحتاجه الوظائف متوفرةٌ بكثرة والمأوى مضمون |
Belki de bu ortaklığın biteceği gün bugündür. | Open Subtitles | ربما حان الوقت لإنهاء هذهِ الشراكة |
Başarılı bir ortaklığın şerefine kadeh kaldıralım. | Open Subtitles | نخب الشراكة الناجحة |
Sweets, sadece bir gün gerçek ortaklığın nasıl olduğunu... anlayacağını umuyorum. | Open Subtitles | (سويتز) ، لا أستطيع إلا أن آمل في ذات يوم أن تعرف ما هي الشراكة الحقيقيّة |
Bu sebeple ortaklığın ona ait olan kısmı şu an boşta. | Open Subtitles | لذا حصّته من الشراكة متاحة، |
Ve büyük bir ortaklığın başlangıcı olabilir. | Open Subtitles | وأنه يمكن أن يكون بداية شراكة لا يصدق. [التنهدات] |
Sadece ortaklığın bana göre olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | I-أنا فقط دون أبوس]؛ ر اعتقد ان شراكة هو فكرة جيدة بالنسبة لي. |
Bu ortaklığın için bir basın açıklaması. | Open Subtitles | هذا بيان صحفي لإعلان شراكتك. |
Ama hala ortaklığın temeli taktir ediyorum. | Open Subtitles | ومع ذلك فقد جئت لتقدير بداية شراكتنا |
Ama hala ortaklığın temeli taktir ediyorum. | Open Subtitles | ومع ذلك فقد جئت لتقدير بداية شراكتنا |