| Ve baharata da, çünkü kazlarının yemeye bayıldığı otlardan ve çeşitli bitkilerden bir karışımı zaten var. | TED | ولم يحتاج للبهارات .لأنه حصل على هذا الأعشاب والنكهات مجففة من خلال حب اوزاته لاكلها |
| Yemeğine kattığın otlardan mı, yoksa vücuduna sürdüğün büyülü yağlardan mı? | Open Subtitles | أهى بعض الأعشاب التى تخلطها مع طعامك؟ أم هى بعض الزيوت التى تدهن بها جسمك؟ |
| Ve eğer yalnızsanız, her zaman yüksek otlardan ve çalılardan kaçının. | Open Subtitles | و لو كنت وحيدا ، ليل أو نهار ، إبتعد عن الأعشاب و الأشجار الكثيفة |
| Yabani otlardan beslenen çiçekler ekebilirsiniz. | Open Subtitles | عليك فقط بزراعة زهرة تمتص مكونات هذه الأعشاب. |
| Kutusunda rahatlık verici otlardan gelen sakinlikten bahsediyordu. | Open Subtitles | قالت الوصفة شيئاً حول ضخ مُسكّن من الأعشاب المُهدّئة. |
| Filler, bu sığ gölü küçük parseller hâlinde bölmüşler, büyük, cüsseli vücutlarıyla bu leziz otlardan faydalanabilecekleri yeteri kadar alanları var. | TED | وقد نحت الفيلة المياه الضحلة في البحيرة إلى شبكة من المسارات الصغيرة، وهي متباعدة ما يكفي إن الفيلة فقط، مع جذعها الطويل، بإمكانها الدوس على أكثر الأعشاب امتلاءً بالسوائل. |
| otlardan iyi anlayan bir kız tanıyorum. Belki o tedavi edebilir. | Open Subtitles | -أنا أعلم بنت تفهم جيدا في الأعشاب الطبية ربما يمكنها أن تعالجه |
| Yabani otlardan yüzükler yapmıştık. | Open Subtitles | وكانت لدينا خواتم مصنوعة من الأعشاب. |
| Yabani otlardan kurtulmak. | Open Subtitles | الأعشاب الضارة تقتلع |
| Yabani otlardan kurtulmak. | Open Subtitles | اقتلاع الأعشاب الضارة |