Tamam, oturacağım sen söylüyorsun diye değil kendim istediğim için, tamam mı? | Open Subtitles | انا سأجلس لأنى اريد ان اجلس ,و ليس انصياع امرك سأجلس حسناً |
Sayın Dobrynin'i çok iyi tanıyorum, 'Bu akşam Sayın Gorbachev'in yanına oturacağım. Onunla ne konuşayım?' | TED | وكنت أعرف السيد دوبرينين جيدا وقلت له سأجلس بجوار السيدة غورباتشوف الليلة |
Kafamı toparlayana kadar oturacağım. | Open Subtitles | سأجلس هنا , طالما أفكر بشكل ملائم يا سيدتي. |
Buraya geleceğim, şu kısma oturacağım ve sen de bana katılacaksın. | Open Subtitles | لذا سآتي و أجلس في ذلك الركن و أنتظر انضمامكِ إليّ |
Ben burada oturacağım ve o bana zorla hiçbir şey yaptıramayacak. | Open Subtitles | إننى سوف أجلس هنا فقط و إنها لن يمكنها أن تجعلنى أفعل شئ أبداً |
Burda oturacağım ve tüm gece konuşacağız Sadece ellerini üzerinden çek | Open Subtitles | سوف اجلس هنا واستمع اليك طوال الليل ولكن ابعد يدك عنها |
Hayır, teşekkür ederim. Sanırım oturacağım. | Open Subtitles | لا شكرا , أعتقد أنني سأبقى هنا حتى النهاية |
Burada oturacağım, böylece içeri girdiğinde en iyi tarafımdan görecek. | Open Subtitles | سأجلس هنا كي يراني في أفضل وضع حينما يدخل |
Sadece burada birkaç saat oturacağım ve sonra dışarı çıkacağım. | Open Subtitles | ولكنني سأجلس هنا لبضعة ساعات ثم أقوم بذلك |
Asya'ya kadar iki insanın ortasında mı oturacağım yani? | Open Subtitles | إذاً، إنّي سأجلس في المنتصف طوال الرحلة إلى آسيا؟ |
Eğer bu yıl şampiyonluğu alırlarsa Dünya Serisinde seninle birlikte çıplak oturacağım. | Open Subtitles | إن ربحوا اللقب هذه السنة، سأجلس عارياً بجانبك في دوري الأبطال |
Masanda oturacağım ve bu burunla açık hedefiz. | Open Subtitles | سأجلس في نفس الطاولة معك وامرأة تحملق في أنفي |
Ben buraya oturacağım ve bu arkadaşın gibi görünen insanlarla sohbet edeceğim. | Open Subtitles | ... سأجلس هنا و ... أتحدث مع... الأشخاص من نوع الأصدقاء ... |
Orada direksiyonun arkasında oturacağım. | Open Subtitles | لا توجد مشكلة هنا، سأجلس بهدوء في الداخل |
Bu durumda sanırım, ben buraya oturacağım, Komiser de şuraya... | Open Subtitles | أعتقد في هذه الحالة أنا أجلس هنا والملازم يجلس |
Neyse, birazdan size yetişirim. Biraz güneşte oturacağım, olur mu? Pekala. | Open Subtitles | حسناَ سأوافقكم لاحقاَ سوف أجلس تحت الشمس حسناَ تماسكي |
Herhangi bir yerdeki berbat bir daire, yalnız ilginç insan hikayeleri okuyarak oturacağım, bilmeme bir kediyle ilgili, arka bacağı olmayan kendini el arabası ile taşıyan. | Open Subtitles | أجلس وأقرأ قصّة مُثيرة عن البشر .. لا أعرف قطّة، وليس لها سيقان خلفية تظلّ تنقلب على وجهها |
Arabada oturacağım, seni oradan da görebilirim. | Open Subtitles | سأبقى في السيارة، وستكونين قادرة أن تشاهديني من هناك |
Yiyecek bir şeyler alıp burada oturacağım. Bu arada kızların gelecek. | Open Subtitles | سأتناول الطعام وأجلس هنا في ركن الطعام وبعدها تأتي فتاتك |
Bana neyi anlatacağınıza karar verene kadar burada oturacağım. | Open Subtitles | و انا فقط ساجلس هنا حتى نكتشف الامر الذين تريدون اخباري به |
Öleceğim güne kadar bu masada oturacağım. | Open Subtitles | أنا اخطط للجلوس وراء هذا الكرسي حتى أموت |
Evet, o sevimli adam bana güzel bir hediye verecek ve ben de bir aptal gibi ellerim boş oturacağım. | Open Subtitles | نعم، هذا الرجل اللطيف سيهديني هدية رائعة وأنا جالسة هنا كالوغدة بدون أن أهديه شيء |
Sanırım gidip o yabancı öğrenciyle oturacağım. | Open Subtitles | .. أعتقد سأذهب لأجلس مع طالب التبادل الأجنبي |
Gidip elimde bir kadeh şarapla çamaşır makinasının üzerine oturacağım. | Open Subtitles | سأجلسُ بجانبِ الغسّالةِ و أشربُ كأسًا من النحيب. |
Yandaki restaurant'a gideceğim ve bir masaya oturacağım... eğer bana katılmak istersen, uh... gözünde büyütme, tamam mı? | Open Subtitles | سأذهب للمطعم المقابل واجلس هناك وإذا كنتي ترغبين في ان تنضمي لي ليس بالأمر المهم، جيد؟ |
"Ve sonsuza dek Tanrı'nın evinde oturacağım." | Open Subtitles | "و سوف اسكن في بيت الرب الى الابد" |
Fakat bu, ailem pazar günleri kiliseye giderken evde oturacağım anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | لكنه لا يعني أنني أريد الجلوس في المنزل كل أحد بينما عائلتي في الكنيسة. |
Will dönene dek burada oturacağım. | Open Subtitles | سأقوم بالجلوس هنا حتى يعود. |