"oturması" - Traduction Turc en Arabe

    • يجلس
        
    • جلوس
        
    • أن تجلس
        
    Senin masada, senin evde oturması? Open Subtitles نعم لكن أن يجلس مع أخي على طاولتك وفي منزلك
    L.A.P.D.'de yaptığım bunca şeyden sonra o ofiste başkasının, kim olursa olsun, başka birinin oturması bir hakaret. Open Subtitles بعدما وهبت كل شيء إلى شرطة لوس أنجلوس أي أحد آخر يجلس في ذلك المكتب هو إهانة لي
    Onu öyle görmek beni öldürüyor... hayat akıp giderken onun o küçük odada oturması falan. Open Subtitles إنه يقتلني رؤيته يجلس هناك في تلك الغرفة الصغيرة بينما حياته تتجاوزه.
    Bu güzel kanepe ise çiftimiz TV izlerken gelinin oturması için. Open Subtitles هذه أريكة جميلة.. لأجل جلوس العروس لحسن الحظ لمشاهدة البرامج التلفزيونية
    Beni durdurabileceği tek yol üzerime oturması o yağlı koca kıçıyla! Open Subtitles الطريقة الوحيده الذي تعرفه .. هو أن تجلس فوقي بتلك الخلفيه ! الملكيه الكبيره
    Babamın işten eve geldiğini görmek, hoşnut bir halde koltuğuna oturması, benim ona kahve yapmam. Open Subtitles رؤية أبي عائدا , من العمل , راضيا أن يجلس في مقعده و أنا اعد له القهوه
    Bir adamın tüm gün o garajda oturması iyi değil. Open Subtitles ليس من المفيد أن يجلس الشاب في المرآب طوال اليوم...
    Neredeyse hiç kafeteryaya gidemeden okuldan mezun oldum; kızlarla oturduğumda güldüler, erkeklerle oturduğumda da kızlarla oturması gereken bir erkek çocuk olduğumu söyleyerek güldüler. TED و تخرجت من الثانوية العامة دون الذهاب أبدا إلى المقهى حيث كنت سأجلس مع الفتيات ويستهزأ بي لفعل ذلك، أو الجلوس مع الأولاد و يستهزأ بي لكوني ولدا يجب أن يجلس مع الفتيات.
    Aslında, ilham olarak sandal böceğini kullanmamızın sebebi; robotumuzun su üzerinde oturması ve kürek çekmesi. Biz bu robotu Row-bot olarak adlandırıyoruz. TED في الحقيقة، لأننا نستخدم حشرة مراكب الماء كإلهام، وهذا الربوت يجلس على سطح الماء، ويجدف، نسميه "الربوت المجدف".
    Benim istemediğim ve kesinlikle kabul etmeyeceğim şey bir şoförün mutfağımda oturması, yemeğimi yemesi ve telefonumu kullanması. Open Subtitles ...ما لا أريده وبالتأكيد لن أقبله هو سائق يجلس في مطبخي ويلتهم طعامي ويستخدم هاتفي
    İnsanların oturması için sandalyelere ihtiyacımız var. Open Subtitles نحتاج الكراسي ، كي يجلس عليها الناس
    Burada oturması gereken ben değil o olmalıydı. Open Subtitles هو مَن يفترض أن يجلس هنا، وليس أنا.
    Orada oturması gereken kişi sen değilsin. Open Subtitles إنكِ لست الشخص الذي يفترض أن يجلس هنا
    Siyahilerin oturması gereken yeri biliyorsunuz. Open Subtitles أنتم تعرفون أين يجلس القوم الزنوج
    Onun bütün gün oturması mecburiydi. Open Subtitles لا , كان يجب عليه ان يجلس طوال اليوم
    Senin kadar akıllı birinin boş boş oturması kabul edilemez! Open Subtitles من المؤسف أن شخصًا ذكيًا مثلك يجلس هكذا!
    Şoförün yanına birinin oturması gerekiyor. Open Subtitles .شخص ما يجلس بجوارها
    Evet, Maestro Rivera'nin o koltukta oturması gerekiyor belki Juan Delgado'yu başka bir yere oturtabiliriz. Open Subtitles نعم ، أنه أمر هام جداً جلوس المايسترو ريفيرا في المقصورة لذا ربما يمكن لخوان ديلغادو الجلوس في أي مكان أخر وحسب
    De Valera'nın oturması yeterliydi. Open Subtitles هذا كافٍ من أجل جلوس "دي فاليرا" معهم.
    Hizmetçinizin dışarıda oturması sorun olmaz. Open Subtitles لا بأس من أن تجلس خادمتك في الخارج
    Kuzenimiz Teresa'nın kataraktı vardı, yani öne oturması lazımdı. Open Subtitles ابنة العم (تيريسا) مصابة بمرض فى عينيها لذا فيجب أن تجلس فى المقدمة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus