"oturup" - Traduction Turc en Arabe

    • الجلوس
        
    • نجلس
        
    • جلست
        
    • اجلس
        
    • سنجلس
        
    • سأجلس
        
    • البقاء
        
    • جالس
        
    • جلسنا
        
    • بالجلوس
        
    • تجلسي
        
    • ستجلس
        
    • للجلوس
        
    • تجلسين
        
    • جالسة
        
    Bu zamanın içinde öyle bir dakikaydi ki bütün yeni başlayanlar oturup düşünmek zorunda kaldılar ve ne olabilecekleri konusunda oldukça heyecanlandılar. TED اذاً هي لحظة من الوقت حيث كان على هذه الشركات الناشئة الجلوس والتفكير ولقد شعروا بحماس حيال ما يمكنهم ان يكونوا عليه
    Eski dostlarınızla oturup uzun sohbetler edemiyorsunuz, çünkü onların kim olduğunu bile bilmiyorsunuz. TED لا يمكنك الجلوس والحديث طويلا مع أصدقائك القدامى، لأنك لا تعرف من هم.
    Ve seksle ilgili bir çalışma yapıyorum. Biraz oturup, konuşabilir miyiz? Open Subtitles وأقوم بإجراء دراسات على السلوك الجنسي هل يمكن أن نجلس ونتحدث؟
    Kucağıma oturup ta meydana gelecek ilk şeyin ne... olacağından bahsetmeye ne dersin? Open Subtitles ما الذي تقوله لقد جلست في حجري وتكلمنا بهذا الخصوص.. وأول شيء فرقع
    Burada oturup yarım saat daha bana bakmana tahammül edemiycem. Open Subtitles لن اجلس هنا ، وادعك تحملقين فى لنصف ساعه اخرى
    Burada tabii ki bir yol var, ki bu da gece geç saatlere kadar oturup bütün haberleri okuyarak bütün gerçekleri ezberlemek. TED هناك، بالطبع، طريقة واحدة، وهي الجلوس لوقت متأخر من الليل وتعلم كل الحقائق عن ظهر قلب من خلال قراءة كل هذه التقارير.
    Ve böyle bir odada oturup elinizde joystik, kulağınızda kulaklık ile bunun gibi bir robotu okyanus tabanında oradan oraya sürebilirsiniz. TED ويمكنك الجلوس في غرفة مثل هذه مع عصا تحكم وسماعات رأس وقيادة روبوت مثل ذاك حول قاع المحيط في الوقت الحقيقي.
    Sör Ludo, bayana yardım gerekirken oturup inliyor musun yan? Open Subtitles السير ودو، أفأنت الجلوس وعواء عندما يحتاج يون عذراء مساعدتنا؟
    Hayır, ama birlikte oturup bunu konuşur ve senin yazıp yazmadığını tespit edebiliriz. Open Subtitles لا، لكن يمكننا الجلوس و نتناقش فيه و نقرر إن لم تكوني كتبتيه
    Hayır, ama birlikte oturup bunu konuşur ve senin yazıp yazmadığını tespit edebiliriz. Open Subtitles لا، لكن يمكننا الجلوس و نتناقش فيه و نقرر إن لم تكوني كتبتيه
    Çok özel bir yerde oturup gurme bir yemek yemekten bahsediyorum. Open Subtitles أتحدث عن الجلوس و الأستمتاع بوجبة رائعة في مكان خاص جداً
    Sadece oturup bir başkasının onu elimizden alacağı korkusuyla yaşıyoruz. Open Subtitles نحن فقط نجلس هنا خائفين من ان يأخذة احد منا
    oturup güzel bir yemek yiyebilir ve bir birimizi tanımanın tadını çıkarabiliriz. Open Subtitles نستطيع أن نجلس ونحصل على عشاء لطيف ونتعرف على بعض من جديد
    Burada oturup girişimcilerimizden biri kafasını dışarı çıkarıncaya dek o evi izleyeceğiz. Open Subtitles نجلس هنا ونراقب ذاك المنزل. حتّى أحد رجال الأعمال هناك يظهر نفسه.
    Kaç defa o sandalyede oturup, sanat programı ile ilgilenmediğim için şikayet ettin. Open Subtitles كم مرةً جلست على على هذا الكرسي متشكياً لعدم أهتمامي ببرنامج الفنون ؟
    Futbol işi de bittiğine göre burada oturup senin bunu çözmeni beklemeyeceğim. Open Subtitles انا لن اجلس هنا واراقبك لكى اكشفك , موضوع الكرة قد انتهى
    Bir bulutun üzerinde oturup okyanustan bahsedeceğimize gerçekten inanıyor musun? Open Subtitles هل تصدق حقا اننا سنجلس على سحابة ونتحدث عن المحيط?
    Biliyorum, ama bütün oyun boyunca oturup daha sonrada oyuna iltifat edeceğim. Open Subtitles أعلم، لكنني سأجلس الى نهاية العرض وسأقول شيء لطيف حوله بعد ذلك
    Ya taşınacağız ya da burada seninle oturup paralarımızı harcayamayız. Open Subtitles إما هذا وإما البقاء هنا بالقرب منك وادخار الأموال فحسب.
    Aptalcaydı. Aşağı indim ve karanlıkta öylece oturup metal kutuyu kurcalıyordu. Open Subtitles انها غبية، حيث نزلت أسفل الدرج وهو هناك جالس في العتمة
    oturup, şehirlerinin karşılaştığı en büyük zorlukların çözümü için beyin fırtınası yaptık. TED لقد جلسنا و بدأنا في البحث عن حلول لأكبر مشكل يواجه مدينتهم.
    Sarhoş olmasını ve eve yabancılarla gelmesini öylece oturup izledin mi? Open Subtitles هل اكتفيت بالجلوس و مشاهدتها تسكر ثم ترافق الأجانب لمنازلهم ؟
    Ben de senin burada oturup içinde eski hayatıma dair sevdiğim her şey olan kataloğun sayfalarına baktığına inanamıyorum. Open Subtitles لا أستطيع التصديق أنكِ تفكرين أنه من الجيد لك أن تجلسي هنا وتتصفحين في فهرس كل الأشياء التي أحبها
    Ve şimdi, Baba, biz sadece sakince oturup bekleyeceğiz. Open Subtitles والآن، بابا، انك مجرد ستجلس بهدوء وتنتظر
    600 dolarını pirinç saplı bir tabuta verdim. Kalanı da, burada oturup altın yatağına bakmamın karşılığı olarak aldım. Open Subtitles أعتقد أنّ البقية تُدينني للجلوس على ملكيّتك
    Benimle alay etmek için sadece masanda oturup kokunu etrafa saldın. Open Subtitles أنت تجلسين فقط على المكتب بجانبى و أشتم رائحتك و تثيرنى
    Burada oturup kendime, üzgün olmanın ne kadar aptalca olduğunu, söylüyordum. Open Subtitles لقد كنت جالسة هنا أخبر نفسي بمدى سخافة شدة حزني عليه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus