Upton, muhtemelen Cho ile Vega'yı görünce panikledi suç ortağına teslim olmasını ya da kaçmasını söyledi. | Open Subtitles | الأرجح أنّ (أبتون) ذعر حينما رأى (تشو) و(فيغا)، وقال لشريكه أن يعترف أو يهرب، وقتله بغتة. |
Upton, muhtemelen Cho ile Vega'yı görünce panikledi suç ortağına teslim olmasını ya da kaçmasını söyledi. | Open Subtitles | الأرجح أنّ (أبتون) ذعر حينما رأى (تشو) و(فيغا)، وقال لشريكه أن يعترف أو يهرب، وقتله بغتة. |
Ve, orjinal hikayemize geri dönersek, anne babalar panikledi. Tüm kapıları kilitlediler. | TED | حسناً .. لنعد للقصة الأصلية ، الأبوان .. أصيبا بالذعر وأغلقوا الأبواب. |
Orospu çocuğunun kırmızı gözünün tam üstüne doğru geldiğini görünce panikledi. | Open Subtitles | لقد شاهد العين الحمراء لإبن الوغد قادمة مباشرة إليه وقد فزع |
Bizi orada görünce birden panikledi ama kalıp yardımcı olmamızı kabul etti. | Open Subtitles | وعندما وجدنا هناك، فقد ذُعر نوعاً ما، ولكنّه وافق على السماح لنا بالبقاء كرفاقه، |
Eldiven yüzünün yarılmasına neden oldu sonra panikledi ve onunla boğuşmaya başladı. | Open Subtitles | شرخ وجهها ثم فزعت فخنقها |
Bay Escobar, belki de yeğeniniz panikledi ve kaçtı. | Open Subtitles | سيد (إسكوبار)، لعل أبن أختك كان مذعوراً ورحل. |
Bilmiyorum. Onu götürmemiz gerekiyor deyince menajeri panikledi | Open Subtitles | مديره أصيب بالهلع عندما أخبرته بأننا يجب ان ننقله |
Sence fail panikledi ve sirenlerin onun için çaldığını mı düşündü? | Open Subtitles | أتعتقد إن الخاطف إضطرب وضن إن صفارات الإنذار كانت لأجله |
- Katil panikledi. - Kesinlikle. | Open Subtitles | القاتل قد ذعر على وجه التحديد |
Bence Tamir panikledi ve kendi kıçını kurtarmaya çalıştı. | Open Subtitles | أظن أن (تاميير) ذعر فقط محاولا النفاذ بجلده. |
Evet, tüm dünya panikledi... - Hatunun mu? | Open Subtitles | كان هناك ذعر في العالم |
Kavga kızışmış olmalı. Metzger panikledi. | Open Subtitles | لابد ان المشاجرة تطورت (ميتزجر ) ذعر |
Edmond panikledi, kapıya koştu. | Open Subtitles | ذعر " إدموند " وركض نحو الباب |
Bugün her şey ters giderken herkes panikledi ama o kontrollüydü. | Open Subtitles | لقد حدث شيء جيد اليوم . . عندما إصيب الجميع بالذعر |
Bugün her şey ters giderken herkes panikledi ama o kontrollüydü. | Open Subtitles | لقد حدث شيء جيد اليوم . . عندما إصيب الجميع بالذعر |
Belkide çocuğun ayağını ezdiğinde, birden panikledi. Birilerinin, plakasını almasından korktu. | Open Subtitles | ربما قام بالذعر عندما داس بسيارته على قدم الفتى |
Felix avukat Mike'ı sorunca panikledi ve onun kayınbiraderi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | فيليكس فزع حين سأله المحامي عنك وأخبره انك صهره |
panikledi, uyuşturucu kullanmıştı. Şans işte, bilmiyorum. | Open Subtitles | لابد أنه فزع, فقد كان تحت تأثير المُخدر أو أن حظي كان جيد, لا أعلم |
Felix avukat Mike'ı sorunca panikledi ve onun kayınbiraderi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | فيليكس فزع حين سأله المحامي عنك وأخبره انك صهره |
Pablo... panikledi. | Open Subtitles | (بابلو)... ذُعر |
Kız panikledi ve bize doğru koşmaya başladı. | Open Subtitles | فزعت الفتاه وجرت تجاهي |
Bay Escobar, belki de yeğeniniz panikledi ve kaçtı. | Open Subtitles | سيد (إسكوبار)، لعل أبن أختك كان مذعوراً ورحل. |
George Sr., daha önce tüm bu suçlamaları bir oturumda böyle ardı ardına duymadığından, panikledi ve büyük bir gayretle kaçtı. | Open Subtitles | (جورج), الكبير لم يستمع إلى قائمة التهم في جلسة واحدة, أصيب بالهلع وهرب , على نحو هائج |
Bu serseri katil olmalı. panikledi ve ayaküstü palavra sıkıyor. | Open Subtitles | لا بدّ أن يكون القاتل إضطرب وإختلق القصص. |