paralel bir boyut ya da detaylı bir ilüzyon olabilir. | Open Subtitles | قد يكون هذا بُعد موازي أو ربما مجرد وهم واقعي |
Ve paralel bir özetle, aynı şeyleri teknoloji, eğlence ve tasarım, hakkında da söylemek istiyorum, çünkü bence konular çok benzer. | TED | و كتلخيص لموضوع موازي أريد أن اقول نفس الشئ على الأبحاث التقنية, و عن الترفيه والتصميم لأني أعتقد انها موضوعات متشابهة. |
ancak oluş şekli, paralel bir evrene geçiş şeklinde. | Open Subtitles | ولكن طريقة حدوثه هي الدخول إلى كون موازي |
Stajyerlerin her işimi yapmasına izin verip orada otururken, başka paralel bir evrende | Open Subtitles | بينما جلست وتركت المتدربين يقومون بعملي، تساءلت إن كان ثمة عالم موازٍ |
Ayrıca Vali sessizce paralel bir soruşturma yürütmemizi istiyor. | Open Subtitles | في الوقت الحالي ،، المحافظ يريدُ منا أن نقومَ بتحقيقٍ موازٍ هادئٍ |
Bu paralel bir evrende herkesin sırtını... döndüğü bir aşk hakkında. | Open Subtitles | هي عن الحب في عالم موازي حيث يتبدل الجميع |
paralel bir gerçekliğe erişimimizi sağlar. Trendeki ölümler elbette üzücüydü. | Open Subtitles | تعطينا وسيلة الدخول إلى عالم موازي الموت على متن ذلك القطار كان مأساوي. |
Bunun anlamı da artık; bebek yapmak, çoğalmak, evrimleşmek için paralel bir sistemin olduğu. Bunun dünyadaki çoğu şeyle ortak bir yanı yok. Aslına bakarsanız hiçbir şeyle yok. | TED | وذلك يعني أنه لديك نظام موازي لخلق الحياة، لخلق الأطفال، ولإعادة الإنتاج، وللتطور، والتي لا تلتقي مع أغلب الأشياء على الأرض أو في الواقع ليس مع أي شيء على الأرض. |
"paralel bir evrende çapraz park edilmişim gibi hissediyorum. | TED | "أشعر أني متوقفة على مستوى قطري في عالم موازي." |
Elimizdeki şifrelerin hiç biri tam olarak uymadı, ancak, anladığım kadarıyla, bu cihaz paralel bir boyutta bulunan varlıkları görmemizi sağlıyor. | Open Subtitles | لا توجد أي من الشفرات التي لدينا تناسب تماما لكن كما فهمتها الجهاز يعطى لنا القدرة على رؤية هذه الكائنات الموجودة في بعد موازي |
Derken paralel bir Dünya'ya gönderilen ekip ne olup bittiğini anlayamadan uzaylılarla savaşa tutuştu. | Open Subtitles | ثمّ أرسلوا إلى عالم موازي... وبدون معرفة ما كان يجري،... تقاتلوا مع الفضائيين. |
Tepsilerle paralel bir şekilde konuşmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تتحدث بشكل موازي للصواني |
paralel bir evrene portal görevi görecek frizbi boyutunda bir solucan deliği için varsayımsal bir kaplama alanı. | Open Subtitles | -حقل إحتواء إفتراضي لثقب دودي في حجم الطبق الطائر الذي يمكن أن يستخدم كبوابة لكون موازي |
paralel bir cep evrende saklanan tek bir anda. | Open Subtitles | لحظة معينة في الزمن توجد في عالم موازي |
paralel bir evren. Bir çocuk ve babası. | Open Subtitles | في عالم موازي الصبي مع أبيه |
Ülke dışında yürütülen paralel bir program. | Open Subtitles | إنه برنامج موازي خارج البلاد |
paralel bir nükleer programın tarafsız kanıtını bulmak için buradayım. | Open Subtitles | إني هنا لأجد دليلًا موضوعيًا عن برنامج نووي موازٍ |
Şimdi de paralel bir evrende kısılı kalmış acıklı hikayemi sevdiğim adamın ikizine anlatıyorum. | Open Subtitles | والآن أنا حبيسة في بعد موازٍ أروي قصتي الحزينة لقرين الرجل الذي أحببته. |
Sanırım bizi paralel bir evrene götürdü. | Open Subtitles | أعتقد أنّه نقلنا إلى عالم موازٍ. |
paralel bir evrendeki karım. | Open Subtitles | زوجتي في عالم موازٍ |
paralel bir evrendeki karım. | Open Subtitles | زوجتي في عالم موازٍ |