Okuma zorluğu çekiyorum bu nedenle notlarım pek iyi değil ama... | Open Subtitles | أنا لدي عسر القراءة , لذا درجاتي ..ليست جيدة , لكن |
Gerçi bazan senin... senin muhakemen pek iyi değil. | Open Subtitles | رغم أنه أحياناً أحكامك على الآخرين ليست جيدة |
Jack, maalesef pek iyi değil. | Open Subtitles | جاك , اردت فقط ان اقول لك هي ليست بخير في الوقت الحالي |
Zamanlama pek iyi değil , hepsi bu. | Open Subtitles | انه الوقت, على الارجح ليس جيداً في إعطاء كل شيئ |
pek iyi değil. Tobey Maguire' ın oynadığı filmde rol alamadım. | Open Subtitles | ليس بخير لم احصل على الدور فى ذلك الفيلم |
Bu Amerikan silahları pek iyi değil, değil mi? | Open Subtitles | هذه الأسلحة الأمريكية ليست جيدة أليس كذلك؟ |
Şu aralar Türklerle ilişkilerimiz pek iyi değil. | Open Subtitles | الآن .. العلاقات مع الأتراك ليست جيدة جدا نيكسون أزعجهم |
pek iyi değil. Orta Doğu'ya bir misilleme planladığımızı biliyor, ama onlarla eşgüdüm sağlamadığımız için hayal kırıklığına uğramış. | Open Subtitles | ليست جيدة ، فهو يعرف اننا نخطط للانتقام من الشرق الاوسط |
Onun burada kalmasını istemiyorum. pek iyi değil. | Open Subtitles | لم أردها هنا في المقامِ الأوّل، إنّها ليست بخير. |
Lütfen çok uzatmayın. Kendisi pek iyi değil. | Open Subtitles | أرجو أن لا تطيلوا الزيارة فهي ليست بخير |
Korkarım pek iyi değil. | Open Subtitles | أخشى انها ليست بخير على أيّ حال. |
Evet, pek iyi değil. | Open Subtitles | اللعنة , ليس جيداً أنا مريضة جداً , أقصد |
pek iyi değil. Şimdiden on dakika gerideyiz. Haydi kımıldayın. | Open Subtitles | ليس جيداً نحن متأخرون عشر دقائق بالفعل، تحركوا |
pek iyi değil ama güvenilebilecek biri olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | أجل ليس جيداً لكن بما فيه الكفاية لمعرفة أنها كانت |
- pek iyi değil. Lemuel Brigg'in yerinde, bir mayının üstünde duruyor. | Open Subtitles | ليس بخير إنه بمنزل " لويل بريجز " يقف على حقل ألغام |
Sanırım bu, pek iyi değil demek. | Open Subtitles | أنا أخمن أن هذا يعني أنه ليس بخير تماما |
Bağlantı pek iyi değil. | Open Subtitles | ، الإتصال ليس جيد جدا |
pek iyi değil. A bir şekilde beni İngiltere'ye kadar takip etti. | Open Subtitles | ليس بشكل جيد "آي" نوعا ما تبعني الى المملكه المتحده |
Afedersiniz, babam pek iyi değil. | Open Subtitles | عذراً، والدي ليس على ما يرام حقا. |
Bu iki ülkenin bugünlerde arası pek iyi değil. | TED | فعلاقة هذين البلدين ليست على ما يرام في هذه الأيام. |
Pardon, İngilizcem pek iyi değil. Sadece acı hissediyor, demek istedim. | Open Subtitles | آسف ، فلقغتي الانجليزية ليست جيّدة اقصد ، هو يشعر فقط بالألم |
Arkadaşını yere serdi ki adam şimdi pek iyi değil. | Open Subtitles | الذي هو الان ليس بصحة جيدة. حسنا,هذا مدهش |
Evet. Yani, pek iyi değil, ama Mısır'da bir kaç yıl önce aynı mülteci kampında çalıştık. | Open Subtitles | أجل، أعني، ليس جيدًا ولكننا عملنا سويًا بنفس مخيم اللاجئين |
- pek iyi değil. | Open Subtitles | - ليست يطريقة جيدة. |
Zengin bir hafta sonu ziyaretçisinin öldürülmesi, işler için pek iyi değil. | Open Subtitles | تعرّض آخذي العُطل الأسبوعيّة للقتل، ليس جيّداً تماماً للعمل. |
Yemekler pek iyi değil ama karılar epey iyi. | Open Subtitles | حسناً، الطعام ليس رائعاً لكن المهبل طعمه جيد |
Burada olmana sevindim Cole. Dostumuz şerif, pek iyi değil. | Open Subtitles | سعيد لوجودك هنا ، كول صديقنا الشريف ليس بحالة جيدة |