Bebeklerini gökdelenlerin pencerelerinden fırlatan anneler. | Open Subtitles | الأمهات تلقي بأطفالها من نوافذ ناطحات السحاب |
Şehir kapılarından geçenlerden para alacak tarzda biridir saray pencerelerinden kiralık katil yollayacak tarzda biri değil. | Open Subtitles | إنه من النوع الذي يهاجم من البوابات وليس من النوع الذي يرسل قتلة مستأجرين من خلال نوافذ القصر |
Üniformasını kızların pencerelerinden bakmak için kullanıyordu diyelim. | Open Subtitles | لنقل فقط أنه استغل الزي الرسمي للنظر من خلال نوافذ السيدات |
İşte bu yüzden, kışın ortasında, ve bütün bu insanlar pencerelerinden bakıp ağaçları görebilecek ve belki kuşları da. | Open Subtitles | بهذه الطريقة وفي منتصف الشتاء كل هؤلاء الأشخاص سيلقون نظرة من نوافذهم ويروا الأشجار ولربما كذلك طيور |
Bütün komşular uyurken ben havada süzülürdüm pencerelerinden içeri bakardım uçarken ve ağaçlarda dinlenirken. | Open Subtitles | وبينما الجميع في الحي نائمين... أكون أنا أحلق بالأرجاء... أنظر خلال نوافذهم |
Ve odasının pencerelerinden birisi levye ile açılmış. | Open Subtitles | أحد نوافذ غُرفة نومها كان مفتوحًا بعَتلةٍ. |
Hayır, bildiğin ışık. Şapelin pencerelerinden gelen gün ışığı. | Open Subtitles | لا، لا، أقصد نورًا حقيقيًّا، نور شمس يدخل من نوافذ الكنيسة، و... |